Sultan İshak (1464-1466)

 

“Sultan II. İbrahim’in ölümünden sonra Diya­rı Karaman'a Kasım Bey'i Şah eylediler. Her bir karındaşı bir Vilâyetde hâkim oldu. Amma hutba ve sikke Kasım namına okunurdu.

Sekiz yıl halisce sakin oldular. Bir gün Ishak ile Halil mabeynine (arasına) adâvet (düşmanlık) düşdü. İkisi de asker çeküp, Ermedsun önünde cenk eylediler. Halil sınub, Ermenâk'e firar etdi. İshak irişüb, Bıçakçı Cisrinde (Bıçakcı köprüsünde) cenge başladı. Yedi günden sonra Halil'i tutub katleyledi. Ge­lüb Ermanâk hisarın aldı. Cümle İçil ve Gülnar ve Mamuriye ve Silifke ve Mut, Tarsus'a varınca zabt idüb, hutbe okutdu ve sikke kesdi.

Sultan İshak ile kardeşi Halil Bey’in aralarının açılmasına neden olan fesad, Küçük Mustafa’nındır.

Ishak ile Küçük Mustafa Beyşehrin alub, Gülnar ve Bulgar ve Silifke ve Varsak taifesinin cem idüb, Lârende'ye gelüb, cenk kıldılar. Kasım Bey sınub, Konya'ya gelüb, İstanbul'a mektub gönderdi, yardım istedi. Sultan Mehmed; Ahmed Paşa ile yirmi bin adem gönderdi; mabeynlerin (aralarını) sulh eyledi. Yarısın Kasım Bey zabt idüb, yarı­sın İshak Bey zabt eyledi. Küçük Mustafa'ya Aksaray'ı virdiler. Cenki bırakıp, üç yıl sakin oldular.

Engürü'yü Hüsrev Bey dirler, Osmanlı Beylerinden, bir bey zabt iderdi. Haymana uç’undan Kü­çük Mustafa ile hasım olmuşlardi. Küçük Mustafa fırsat gözlerdi. Bir gün Turgud oğlu ile sekiz bin yiğid alup, Engürü'yü basub, Hüsrev'i helâk eyleyüb, şehri zabt eyledi.

Sultan Mehmed kıssayı duyub, Konya'ya Kasım Bey'e, mektub gönderdi. Dimiş ki: <İbrahim Han bana mektub gönderdi, bunda dimiş ki; sizinle akrabalık davâmız vardır ve hem benim dedem Alâeddin bin Karaman senin pederin Osman'ın Şah olmasına sebeb oldu. Tabl ve alem virdi. Sen dahi iyiliğe iyilik idüb, benim diyarı­ma tamah idüb oğullarını incitmiyesin, lûtf idesin, dimiş. Biz dahi ana riayeten, sizi incitmedik. Şimdiden sonra vaktinize hazır olasız, yahud Küçük Mustafa'yi tutub' gönderesiz>.

Kasım tutub göndermek murad eyledi. Musta­fa kaçub Lârende'ye, Ishak Bey'e, geldi, İshak otuz bin er cem idüb, cenge hazır oldu. Beyşehrine geldi. Kasım Bey mektub yazup, olmuşuna göre Sultan Mehmed'e bildirdi. Sultan Mehmed, kırk bin er ile Mesih Paşa'yı gön­derdi. Karahisara gelüb kondular,

İshak Bey otuz bin er ile Teke diyarına uğrayub, Teke Beylerinden yedi bin er alub, Karahisar önüne gelüb, Osman askeri ile muhkem cenk eylediler. Osman askeri sınub, Karahisar'a düşdüler, ahvali Sultan Meh­med'e arzeylediler.

Kasım Bey yirmi bin er ile irişüb, gice şebhun (baskın) idüb, ‘Hikmeti Rabbânî’ Küçük Mustata'yı tutub habs eyledi. Ishak kaçub Turgud İlin'e gitti. Cümle Karaman askeri Kasım Bey yanına cem oldular. Küçük Mustafa'yı İstanbul'a, Sultan Mehmed'e gönderdi. Sultan Mehmed, Ka­sım Bey'in karındaşını tutup, gönderdiğine şad oldu, ve Küçük Mustafayı azad idüb, Rumilin'de bir sancak virüb, serhadde tabl-u- alem ile gönderdi.

İshak Bey, Dulkadirli'den yardım alub, Lârende üstüne gelüb, Kasım Beyle altmış gün cenk eyle­di. Sonra İshak Bey sınub, kaçup Şam'a düşdü. Şam Be­yi riayet idüb anda kaldı.

Sonra Şamlı yardım virüb, ge­ne gelüb, muhkem cenk eylediler. Karamaniler yiğin ge­lüb, Şamlı kaçub İshak Bey, Varsak arasına düşdü. Bir nice zaman sonra anda tutub helâk eylediler”.

Sultan İshak, önce Lârende sonra Silifkeyi Baş Şehir olarak kullanmıştır. Şehzadelik döneminde Akşehirde bulunmuştur.

Sultan İshak döneminde (1464-1466) içte ve dışta gelişen bazı olayların kronolojik dizilişi:

1465 Babasının vefatından sonra, kendi  yerine Veliaht tayin ettiği büyük oğul İshak Bey, babası yerine Hükümdar olmuş, ancak Konya’ya gelemeyip Silifke’de kalmıştır. Böylece Karaman Beyliği birisi Konya’da Pir Ahmed’in Hükümdarlığında, diğeri Silifke’de İshak Beyin idaresinde iki ayrı yönetime  sahip olmuştur. İshak Bey önceleri kendisine yardın için Memlük Sultanına baş vurmuş ise de olumlu karşılık görmeyince Diyarbakır’a, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın yanına gitmiş, aldığı kuvvetlerle Karaman’a gelip Beyliği tekrar ele geçirmiştir. Pir Ahmed ise Konya’yı terk ederek, dayısının oğlu Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’e gitmiştir. Orada Karaman topraklarından bir kısım yerleri Osmanlıya bırakma karşılığında yardım sözü almıştır. Bunu haber alan İshak Bey Fatih Sultan Mehmed’e haber iletip Akşehir, Beyşehir ve çevresini vermeyi teklif etmiş ise de Osmanlı Hükümdarı:

<Oralar, aslında bizim Hamidoğlundan satın aldığımız yerlerdir. Teklifiniz, ölüyü azad etmek demektir. Çumra’daki Çarşamba suyunu hudut olarak kabul ederseniz anlaşırız>. Cevabını göndermiştir. İshak Bey buna olumlu cevap vermediği için Osmanlı Sultanı Pir Ahmed’in yanına Antalya Sancak Beyi Köse Hamza kumandasında kuvvet gönderdi, Karaman işğal edildi. Dağ pazarı muharebesinde İshak Bey yenilğiye uğradı. Silifke’ye çekildikten sonra aile evradını bırakıp Uzun Hasan’ın yanına gitti. Pir Ahmed Silifke kalesi dışındaki toprakları ele geçirdi. Karşılık olarak Akşehir, Beyşehir, Sıklan Hisarı ve Ilgın’ı Osmanlılara terk etti.

 

1466 Rum Mehmed Paşa ve Gedik Ahmed Paşa kunmandasındaki Osmanlı ordusu Karamanlılar üzerine, ardarda seferler düzenleyip şehri yakıp yıktı. On binlerce aile Karaman’dan İstanbul’a, daha sonra oradan da Rumeli’ye zorunlu göçe tabi tutuldu.(VI. Zorunlu Göç)

***

 

 

Sultan Pir Ahmed (1466-1472)

Sultan Kasım Bey (1472-1483)

 

“Cümle Diyarı Karaman'ı Kasım Bey zabt eyledi. Yedi yıl, hüküm ve hükümet eyledi. Osman oğlu ile Kasım Beyin cengine sebeb bu oldu ki, Küçük Mustafa Rumilinde kral ile âşina olub, ahd iderler ki: <Benim karındaşım Karaman Şahı'dır. Kırk bin askere malikdir. Mektub gönderelim, karındaşım ol canibden yürüsün, biz seninle bu canibden yürüyelim> deyu. Bu ahd üzere bir mektub yazub Karaman'a gönderdi. Yolda mektubu tutub Sultan Mehmed'e arzeylediler.

Biri dahi bu oldu ki, Osman'ın bir Beylerbeyi’si Kabe'ye giderken, Karaman sınurundan gice geçüb Turgud oğlu rast gelüb, cenk eylediler. Çok adem helak eylediler. Vezir dönüb İstanbul'a geldi, Ka­ramanoğlu Kasım Bey'den şekva eyledi.

Sultan Mehmed sefer çağırdub., kırk bin sipahî ceın eyledi. Hersek oğlu Gedik Ahmed Paşa'yı serdar eyledi, Diyarı Karaman'a cenge gönderdi (1480).

Gelüb Karahisar'a konub, Kasım Bey'e el­çi gönderdi. Elçi mabeyinlerine (aralarına) gelüb gidüb sulh idemedi. Akıbet Kasım Bey Karaman ve Kayseri ve Beyşehir ve Niğde ve Bulgar ve Gülnar ve Silifke ve Mamuriye ve İçil askerin, cümle kır dört bin er cem idüb, Konya'da Hazreti Mevlâna'yı ziyaret eyledi, kurban kesdi, andan göçüb Akşehir'e geldi, bir mektub yazub Kökez oğlu ve Oğuz oğlu ile gönderdi. Kökez oğlu divana girüb, mektu­bu Gedik Ahmed Paşaya sundu.

Gedik Ahmed paşa okudu, dimiş ki: <Evvelâ Müslüman Müslümana kılıç çeker mi ve Allah'ın buyruğu mudur, yahud Peygamber'in kavli midir? Evvelâ eyledikleri isnaddan benim haberim yokdur. Lâyık mıdır ki reayayı harab idevüz>.

Gedik Ahmed Paşa ahvali Sultan Mehmed'e arzeyledi. Cümle ulema bir yere gelüb, bu cengi mâkul görmediler. Sultan Mehmed haber gönderdi ki, <Konya'yı bana virsin, sulholub cenkden feragat idelim> Kökez oğlu gelüb mektubu Kasım Bey'e virdi. Ka­sım Bey mektubu okuyub mefhumun bildiler.

Karaman Beyleri; <Konya gibi şehri vermeden ölünce cenk eylemek yeğdir> dediler. Heman ol gice askeri dört bölûb, bir bö­lüğüne Kökez oğlun ve Turgud oğlun ve bir bölüğüne Kosun oğlun ve Kaya oğlu Ali Bey'i ve bir bölüğüne Hı­zır Bey'i ve Emir Şah'ı serdar eylediler. Ve bir bölüğüne kendusı ve karındaşları serdar oldular.

Karaman Beyleri cümle süvar olub, nısfül’leylde (gece yarısında) düşmana yakın irişüb, şebhun (baskın) eyledilediler. Dört taraftan askeri ihata idüb, öyle cenk kıldılar ki, dört bin adem toprağa düşdü. Gedik Ahmed Paşa'ya dört yerde yara irişüb, cümlesi sınub kaçdılar. Karamanoğlu dönüb Konya'ya geldi.

Gedik Ahmed Paşa yirmi bin er ile kaçub, Sultan'a meklup gönderüb, İlgar ile Kayseriyye'ye gelüb, kendusunı kimse bilmeyüb, bir sabah hisar kapısı açılın­ca içeri girüb şehri zabt eyledi. Karaman Beyleri dağılub, Konya'ya gelüb, ahvali Kasım Bey'e haber virdiler. Kasım Bey otuz bin er ile Kayseriyye'ye gelüb, iki çeri muka­bil olub, yedi gün cenk eylediler. Mehmed Han otuz bin er gönderüb, cenkde iken gelüb irişüb, muhkem cenk kıldılar. Karaman askeri sınub, kaçub Konya'ya geldiler.

Bir yıl cenk eylemeyüb sakin oldular. Evvel bahar olunca Gedik Ahıned Paşa kırk bin er ile Konya'ya geldi, Hisarı çevirüb cenge başladılar. Karamanoğlu otuz bin er ile Lârende'den göçüb, bir gice Konya’ya irişüb iki as­ker karuşub, kırk üç gün muhkem cenk eylediler. Kırk dördüncü gün Osman askeri sınub Karahisar'a geldiler, anda kışladılar.

Evvel bahar olunca altmış bin er ile Kon­ya üstüne gelüb, yirmi altı gün cenk eylediler. Karaman askeri sınub Lârende'ye gitdiler. Gedik Ahmed Paşa Kon­ya'yı zabt idüb, iç kal'ayı mamur eyeledi. İki yıl sakin oldu.

Üçüncü yıl altmış bin er ile Lârende'ye gelüb, muh­kem cenk eyledi. Alamayub Konya'ya geldi, ol yıl Kara­manoğlu Kasım Bey cümle rızkın, malin ve tevabün alub Ermenâk'e gitdi.

Evvel bahar olunca Gedik Ahmed Paşa Lârende'ye gelüb cenk kıldılar. Dört yıl cenk eylediler. Beşinci yıl Lârende'yi zabt eyledi. Dört bin kul yazub Me­sih Paşayı anda kodular. Kış olunca şehir halkı tuğyan idüb, Mesih Paşa'yı bir gün Cumaya giderken, dört bin kul ile, taşa tutub helâk itdiler. Kul’u kırdılar, Karamanoğluna haber gönderdiler. Karamanoğlu gelüb şehri zabt eyledi, Cürnle Varsak taifesi ve Ak­saray kavmi gelüb Turgud'u ve Kökez'i serdar eyle­diler. Yirmi bin mıkdarı adem ile gelüb, azîm cenk idüb Konya'yı aldılar (1483).

Sultan Mehmed kıssayı duyub, evvel bahar­da kendusı altmış bin er ile sürüb, Konya'ya gelüb andan, göçüb Lârende'ye gelüb, Kökez oğlu ve Turgud oğlu karşu çıkub, yirmi bin er ile Karadağ dibinde karşu varub, şöyle cenk eylediler ki, yedi gün yol virmediler. Se­kizinci gün on yedi bin Bulgar ve Gülnar ve Varsak as­keri ile Karamanoğlu Kasım Bey irişdi. Dört bin Silifke askeri ile Oğuz oğlu irişdi. Üç bin er ile Kosun oğlu ve Göçer oğlu, ve Kutluşah oğlu irişdi. Yirmi altı gün muhkem cenk eylediler. Sahra leşle doldu. Dağ ve taş kırmızı kan oldu.

İki askerden dokuz bin dört yüz adem toprağa düşdü. Dört Beylerbeyi helâk oldu, Yedi San­cak Beyi, yüz iki Müteferrika helâk oldu. Dünya dünya olalı böyle cenk olmadı idi.

Ahir, Karamanoğlu sınub, cümle Beyleri ile Bulgar'a çıkdı. Gayri il irmedi (dağdan İl’e inmedi).

Sultan Mehmed Han gelüb, şehre kondu. Karamanoğlunun sarayların yıkub, yerine bir hisar yaptı ki, her kulesi asu­mana irişdi (Karaman kalesi).

Diledi ki şehri yakub katliam ide (1453).

Ulema ica­zet (izin) virmedi. İstanbul'u yeni almış idi.

Murad  eyledi ki cümle halkı İstanbul'a süre.

Defter ile şehrin içinden otuz bir bin müslüman evi, yedi bin kâfir evi sürgün eyledi.

Andan geçüb Aksarayı sürüb, İstanbul'a götürdü.

Tefsire kadir üç yüz Şeyh, Vaiz,fti, Âlim ve Âbid sür­dü. Lâkin bunlar İstanbul'da sakin olmayub, üç yıldan sonra kaçub yine geldiler. Sultan Mehmed gazab idüb, Gedik Ahmet Paşa'yı gönderdi. Gelüb Lârendeyi ateşe urub yakub, yıkub harab eyledi.

Yüz on yedi mahalle, dört camii selâtin, üç yüz yedi vakit mescidi, yirmi dokuz hamam, dört medrese, yedi  hanikâh, cümle harab idüb, koyun ve kuzu sürer gibi oğlun, uşağın önüne bırakub (önüne katıp), şeyh, ulema ve fukara feryad iderken, yir­mi, otuz bin adem Karadağ dibine cem idüb, kendusı gözlerine karşu (onların gözleri önünde), ol zîba sarayları, köşkleri Camii Sultan ve Camii Nizamşah, Camii Kâşî'yi, ve Cami Hasan Basri'yi, Camii Kararnan'ı ve cümle şehri yere beraber idüb (yerle bir edip), andan sonra dönüb, on yedi bin er ile bu denlü fu­karaları yayak olarak oğlu ile, uşağı ile döge döğe sürmeğe başladı.

Kökez oğlu, bu zulmü görüb ağlayı ağlayı Bulgar Dağı'na çıkub şehre olan zulmü hikâyet idüb, Ka­ramanoğlu Beyieri ile şöyle ağlaşdılar ki cihan feryad ile doldu.

Kökez oğlu: < Şimdengeru bizim diriliği­mizden ölmemiz yeğdir>.

Sekiz bin Bulgar'ın senkendaz (taş atıcı) askerin cem idüb, dört bin de Oğuz oğlu alub on iki bin er ile İlgar idüb, ol gice halkın yatdığı yere irişüb, seharin göç zamanında Osmanlı askerinin önün alub, şöyle tig urdular ki, sekiz bin adem helâk oldu. Gedik Ahnıed Paşa kaçub, halkı dönderüb şehre götürdüler.

Kasım Bey yedi bin er cem idüb, Lârende'ye geldi, ne gördü?.

Kani ol mamur şehir?.

Kani ol ziba (güzel süslü) saraylar?.

Taraf taraf çarşular ve pazarlar?.

Kani Ş. Alâeddin, Mehmed Han ve Mahmud'un ziba köşkleri?.

Kani Selâtin Camiler?...

Cümle Harab ve yebab (yıkık ve virane) olmuş.

Şehir kavmi Beylerin görüb, koyun kuzuya karşu gelür gibi irişüb, görüşüb, feryadü figan asumana çıkdı.

Uzunca ağlaşdılar.Takdir Huda'nındır.Ağlamanın faidesi yok.

Cümle şehir halkını alub Bulgar'a çıkdılar.

Bir zaman böyle geçindiler.

Lârende on bir yıl harabe kaldı.

Sultan Mehmed, Diyarı Karaman’ı, oğlu Cem'e verdi.

Gelüb Konyada üç yıl sakin oldu. Sonra gelübrende harabesin gördü, halkının perişanlığın gördü, olan zulme vakıf oldu, bîihtiyar (elinde olmadan) ağladı, zira ehli insaf Padişah idi.

Lârende'de dört yıl sakin oldu. Lârende'de bir saray ve bir bedestan ve birkdar çarşu, pazar yapdı. Zulmü def idüb, adalete başladı. Karaman halkı Cem Sultan'dan hoşnut olub, bir bir gelüb cem olub, yine mülklerin mamur eylediler. Cem Sultan Lârende'nin mamur olmasına sebeb oldu.

Andan sonra Cem Sultan'a (başka) sancak virüb Lârende'yi Sultan Ahmede virdiler. Lârende, Sultan Ahmed zamanında dahi mamur oldu. Andan sonra Şehzade Sultan Mehmed'e virdiler. Üç yıl sakin oldu.

Sonra yine Cem Sultan'a virdiler, zira Cem Karaman'da doğmuş idi. Lârende halkı onu muhkem severdi. Kasım Bey ile birbirine muhabbetnameler gider gelürdi. Bir gün Cem Sultan şikâre binüb, Kureyş dağlarına çıkdı.Yanında üç yüz ade­mi ancak var idi. Av iderek yaylağa irişdi. Gördü ki bir azim cemiyet var. Bildi ki Karamanoğludur. Havf eyledi. Meğer Kureyş Beyleri, Karamanoğlunu ziyafete çağırmışlar idi.

Kasım Bey bildi ki geçen Cem Sultan'dır. Kökez oğlun gönderdi, davet eyledi. Cem Sultan muhkem havf eyledi, gördü ki kaçmak dahi kabil değil­dir. <Allahü Tealâ'ya sığmub, davete icabetdir (icabet gerekir)> deyüb varmağa başladı. Kasım cümle Karaman Beyleri ile istikbâl idüb, irişüb birbirile musafaha eylediler (tokalaştılar), Kasım Bey gör­dü ki Cem Sultan mahbub bir yiğitdir. Cem Sultan gör­dü ki Karamanoğlu bir mühib serverdir (Dost canlısıdır). Hal ve hatır soruşdular, biraz Diyarı Karaman'a olan zulmü söyleşdiler. Biribirine muhkem muhabbed eylediler, kırk gün birlikte oldular.

Cem Sultan ahd eyledi, <Eğer ben Padişah olur­sam yine diyarını sana vireyim> didi. Dünya ve ahiret ka­rındaş oldular. Bir kaç gün îşü safa idüb andan veda idüb Lârende'ye geldi.

Bir gün Karamanoğlu Bulgar dağına çıkdı. Bir nice zaman muhabbet üzere oldular. Dostluk ve kardaşlık davasın kıldılar.

Bir gün Cem Sultan saltanat dâvasına düşüb Kefe’ye (Kırım yarımadasında Feodosia) geçdi. Bir nesne (şey) peyda idemedi. Andan sonra başına asker cem idüb Bıırsa'ya vardı. İstanbul'dan Sultan Bayezid asker gönderib, Hersenk Beli'nde iki asker buluşub, yedi gün cenk eylediler. Cem Sultan sınub ayağına yara irişdi. Rahtın ve bahtın bırakub kaçdı. On dört adem ile Konya'ya geldi. Muhkem giriv ve feryad kıldılar. Evin, avretin, rızkın, malin alub, Lârende’ye geldi. Kasım Bey macerayı duyub, Kökez'i bin yiğid ile gönderdi. Gelüb Cem Sultan'ı alub Bulgar Dağı'na çıkalar.

İttifaka giderken Lala Paşa irişüb, asker ile Cem Sultanı ortaya alub yol virmedi. Heman Karaman Beyleri kıssayı duyub, Oğuz Han ile sekiz bin   adem   irişüb, iki  bin er ile Kökez oğlu irişüb, tekbir getürüb şöyle kılıç urdular ki, Lala Paşanın' alayın bozdular, Yirmi bin eri dağıdub Cem Sultan'ı kurtarıb, alup Bulgar'a   çıkdılar. Cem Sultan gelüb, Karamanoğluna buluşub, devri nahemvar’dan (uygunsuz devirden) şikâyet idüb ağlaşdılar.

Üç yıl sakin oldular. Bulgar Dağı muhkem sarp olmağla kimsenin eli irişmedi.

Cem Sultan Haç niyyetin idüb, Karamanoğlu Kasım Bey'den destur diledi. Kasım Bey yedi yük akça virdi. At, don, deve katır virdi, Bin yiğid ile Kökez oğlun Haleb'e varınca bile koşdu. Cem Sultan'ın dahi ba­şında beş yüz yiğid var idi. Kasım Bey on yiğid ile dört gün bile gitdi. Vedalaşub, dönüb Bulgar'a çıkdı.

Kökez oğlu bin beş yüz yiğit ile Cem'i Haleb'e götürüb ve­da idüb, gelüb Bulgar'a çıkub, Kasım Bey'e cümle selâmet haberin getürdi. Kasım Bey şad oldu.

Haleb Beyi, Cem Sultan'a azim riayet idüb, kırk gün oturub, bir gün önüne düşüb Şam’ı Şerifi seyret­tirdi. Andan Kudüs-û Şerifi ziyaret ettirdi. Andan sonra, Mısır'a gönderdi. Gelüb Mısır Sultanı'na buluşdu, Altı ay Mısır'da oldu. Andan sonra Haç niyetile Kâbetullâha ge­lüb ziyaret eyledi. Bir yıl mücavir oldu (zamanını haremeyni şerifde ibadetle geçirdi). Andan sonra Haç zamanı irişüb, hacılar ile gelüb Mısır'a çıkdı. Mısır Sultanı koyuvirmeyub bir yıl Mısır'da sakin oldu.

Engürü Beyi Mehmed Bey, Cem Sultanı muhkem severdi. Karamanoğluna muhabbetname gönderüb: <Ey Kasım Bey! Çok ademe maliksiz. Lütuf idüb Cem Sultanı Mısır'dan getüresin. Hem Tatlar elinden kurtarasın ve hem Osman oğlu ile bir dahi cenk idelim> dimiş.

Heman Karamanoğlu Kethüdası Emeldin (İmadüddin) Bey'i bir mektub, altı yüz ademle Mısır Sultanına gönderdi. Emeldin, ve Firuz oğlu, Şam'a gelüb, Mısır Sultanına Karamanoğlunun muhabbetnamesin gönderdiler. Mektubu Mısır Sultan'ına sundular. Okudu, mefhumun bilüb Cem Suitan'a destur virdi. Muradı salıvirmemek imiş. Andan Sultan Cem Şam'a geldi. Andan Haleb'e geldi. Andan sonra Lârende'ye gelüb, Bulgar'a çıkdılar.

Kasım Bey yirmi dört bin davudi zırhlı dilâver ile istikbâl idüb, buluşub, görüşüb ağlaşdılar. Cem Sultan’ı alub Bulgar'a çıktılar. Bir kaç gün safaya başladılar. Karamanoğlu eyder: <Ey Sultan Cem! Bizim yirmi sekiz bin cenk görmüş dilâver yiğidimiz vardır. Senin dahî nice muhibbi muhlisin (sevenlerin) vardır. Yedi bin yiğid Engürü Beyi Mehmed Bey'in vardır. Cümle kırk dokuz bin er olur. Os­man oğlu ile tokuşalım, Ya taht ola, ya baht... Eğer ol­mazsa yine mekânımız olan Bulgar dağı hazır. Süleyman Peyganıber'in divleri gelse Bulgar Dağı'na çıkamaya> deyüb, heman Kökez oğlun serdar idüb, on bin Bulgar askeri ile Lârende'ye gelub zabt eyledi. Osmanlı kaçub Konya’ya gitdiler. Karamanoğlu ve Cem Sultan Lârende'de sakin oldular (oturdular). Karamanoğlu askerin cem eyledi. Kosun oğlu ve Elvan oğlu ve Oğuz oğlu ve Firiz oğlu ve Gö­cer oğlu, Emeldin Bey, Turgud oğlu ve Bayburd oğlu ve Bozdoğan oğlu, Mukbil, ve Kökez oğlu ve Kaya oğlu, Emir Şah ve Kutlu Şah ve Hocantı oğlu cümle yir­mi sekiz bin yarar asker ile, Karamanoğlu Beylerin cem idüb, cenge hazır oldular.

Cem Sultan'ın başına on dört bin er cem oldu. Lârende'den kalkub Konya üstü­ne geldiler. Beylerbeyi cenk idemeyüb kaçdı. Gelüb Kon­ya'yı zabt eylediler. Andan kalkub Engürü'ye geldiler. Engüri Beyi Mehmed Bey yedi bin er ile geldi. Alub cümle Engürüye girdiler, bir zaman sakin oldular, safaya başla­dılar.

Diğer yandan dört Beylerbeyi ile Lütfi Paşa'yı serdar idüb, Engürü üstüne gönderdiler, menzil bemenzil gelmekte...

Cem Sultan'a, <üstüne asker geliyor> diye haber irişdi. Cem Sultan kendi askeriyle yürüdü. Kara­manoğlu Beyleri ile yürüdü. İrişüb bir sahrada buluşdular. Öyle cenk oldu ki sahra kızıl kan ile doldu. Dereler leşle doldu. Lütfi Paşa'yı Kökez oğlu tutub, Cem Sultan'a götürdü. Cem Sultan kendi elile katl iddi.

Osmanlı aske­ri sınub, şöyle kaçdı ki İstanbul'a dar düşdü. Cem Sultan gelüb, Eskişehir'in önüne konub, safaya başladı. Karamanoğlu Kasım Bey eyder: <Gel dönüb gidelim. Bir gayri tedarik görelim>. Cem mağrur olub safaya mukayyed oldu. Kasım askerin alub Engürü'ye geldi. Cem Sul­tan'a <düşmana karşu varma, gel Gitme> deyu haber gön­derdi. Cem mukayyed olmayub düşmana karşu gitdi.

İstanbul'dan Padişah kendusı kalkub, as­ker çeküb gelmeğe başladı. Cem Sultan kardaşının gele­ceğin bilüb, Hersenk Beli'ne karşu vardı, muhkem cenk eyledi. Cem bir mikdar galebe idüb, dünüb Eskişehir üs­tüne geldi. Sultan Bayezid karşu gelüb, iki asker mu­kabil olub, yedi gün cenk eylediler. Âkibet Cem sınub Konya'ya kaçdı. Karamanoğluna: <Ne durursun tiz gele­sin> deyu haber irişdi. Karamanoğlu'nun bir seraskeri var idi, çok cenk görmüş idi, adına Pir Han dirlerdi. Ka­ramanoğluna eyder: <Padişahım! Cem Sultan üslûbu cengi (savaş  usulünü) bilmez, her kande (nereye) varsa askeri kırdırır, gel Engürilden kalkalım>.

Karamanoğlu askerini alub kalkdi. Sultan Alâeddin Hanı'nın yanıma geldi kondu.

Pir Han ve Kökez on iki bin cenk görmüş yiğid ile cenk iderek Os­man askerinin ardın alub. Engürüye gelince kadar kovdular. Çok adem helâk eylediler. Bir Beylerbeyisi dönüb Pir Han ile bir fasıl cenk eyledi, fakat getiremeyüb kaçdı. Gelüb Engürüde Karamanoğlundan muhkem şekva kıldı:<Karamanoğlu çok ademimiz kırdı>. Padişah emreyledi ki; Haymanadan doğru Lârende'ye giderler, Herkez göçmek tedariki üzre...

Pir Han gelüb Kasım Beyle buluşdu. Kasını Bey eyder: <Ey beyler! Bayezid Han'ın askeri çokdur, kırma ile tükenmez; bizim askerimiz azdır, lâkin çok cenk görmüşdür, bir yiğidimiz kırk yiğid ile cenk ider; bir katça Osman oğlu ile cenk idelim, görelim hak ne buyurur> deyüb dideban (gözcü) gönderdi.

Osman oğlu Engürüden geçüb, Haymana içinde Sultan Alâeddin Hanı'na gelürken Karamanoğluna haber irişdi. Heman Kasım Bey yirmi sekiz bin er ­ile, on altı boy beyi ve yetmiş bin ere karşu varub kılıç çeküb, ‘Tekbir’ getirüb, şöyle cenk eyledi ki, Osman aske­rin geri bırakdılar, dokuz gün cenk kıldılar. On iki san­cak Beyi, sekiz bin altı yüz adem toprağa düşdü. Ka­ramanoğlu cenk iderken Pir Han, Osman oğlunun cüm­le ağırlığın alub zabt eyledi. Karamanoğluna gelüb bu­luşdu, alduğu esbabı arz eyledi. Andan sonra geçüb, Konya'ya geldiler.

Cem Sultan duyub Karamanoğlun istik­bâl itdi. Kasım Bey, Cem'le buluşub gorüşüb geçen ma­cerayı haber virdi ve cümle alduğu esbabı Cem Sultan'a virdi.

Cem: <Anın devleti yiğindir, yüz kerre cenk ider­sek faidesi yokdur> didi. Karamanoğlu eyder: <Bir zaman bizim hükmümüz Sivasdan İskenderuna'dek yürürdü. Hutbemiz, sikkemiz iki yüz yıl okundu. Şimdi Bulgar Da­ğından gayri, sakin olacak yerimiz yokdur, bu dünya bize kalmadı, ana hiç kalmaz, varub bugün Bulgar’a çıkalım. Bakî ömrümüzü Bulgar'da geçürelim> didi.

Andan geçüb Lârende'ye geldiler. Mehmed Bey'i bin yiğid ile didebanlığa gönderdiler. Osman askerine rast gelüb, Mehmed tutub helâk eylediler. Sultan Bayezid Lârende­ye geldi. Karamanoğlu Kasım ile Cem Ereğli'ye geldi­ler. Ardlarından yedi kerre asker gönderdiler. Yedisini de dağıdub helâk kıldılar.

Cem Sultan ve Karamanoğlu dağa çıkdılar.

Osman oğlu çare bulamadı. Akibet, Lâren­de'ye Sultan Mehmed namında bir şehzade kodular. Onunla on iki bin kul  kodular. Kendusı dönüb İstanbul'a gitdi.

Cem, Bulgar'da iki yıl sakin oldu. Bir ket­hüdası var idi. Frenk Ali Bey dirlerdi. İttifaka bir gün Karamanoğlu Kasım Bey ile Ümran yaylağında oturub musahabet iderken Cem eyder: <Ey Karamanoğlu! Be­nim kethüdam Rodosdan gelmedir, Frenk oğludur. Bana dir ki, Gel beni Rodos'a gönder, varub Rodos Beyi ile müşavere idelim, bizi Rumili'ne geçürsün varub, kıraldan yardım alalum ve Frenkden yardım alalum, biz Rumiliden, sen bu canibden yürü, aradan Bayezidi kaldıralım>.

Kara­manoğlu eyder: <Biz kâfirle imtizaç idemezüz, gel sözün tut, seni Mısır Sultanı ideyim. Haleb Beyi ile müşaverem vardır>.

Ol asırda Haleb Bey'i Karamanoğluna kızın virmiş idi. Ve Karamanoğluna, <Gel seni Mısır Sultanı ide­yim> deyu kaber gönderimiş idi. Bu kıssayı Cem'e hikâyet eyledi Cem eyder: <Kâfir taifesinin ahdi dürüsttür, Arap taifesinin değildir>.

Cem'in fikrini savab görüb, asker çeküb Silifkeye geldiler. Andan geçüb Ak liman'a geldiler. An­dan geçüb Kelendiri Kal’asına geldiler, bir gemi peyda idüb. Frenk Ali Bey'i kırk adem ile Rodos'a gönderdiler. Ali Bey Rodos'a gelüb, kâfir Beyine buluşub ahdü eman eyledi. Andan dönüb iki dane büyük gemi alub, dört yüz Frenk askeri ile Kelendiri'ye geldiler. Cem'in yanı­na cem oldular. Ali Bey ahidnameyi Cem’e sundu. Okuyub makbul idinüb, gitmek yararlu gördü. Kasım Bey eyder: <Ey Cem! Gel bir alay bidin (dinsiz) kâfirin arasına varma. Bulgar Dağında ölünce (ye kadar) sakin ol. Buraya Süleyman'ın divleri gelüb, çıkmağa kadir değildir. Gel feragat eyle (vazgeç). Mısır'a gitmeniz yeğdir> didi.

İş takdirindir, ahdinden dönmeyüb, gemiye binüb, cümle rızkın ve Beylerin koyub gıdti, varub kendu göre; eğer safa iderse Beylerine haber gönde­re. Elhasıl veda idüb gitdi.

Bir gün Rodos'a geldi. Kâfir­ler karşu gelüb, muhkem riayet eylediler. Dört pare gemi gönderüb kalan Beylerin, rızkın ve malin Rodos'a alub getürdiler. Andan sonra mel'unlar ahidlerini bozub Cem'i habs eylediler. Dört yıl sekin olub, başına çok felâket geldi. Piye şehrinde mahbus iken vefat eyledi (1495).

Biz Karamanoğlu kıssasına varalım. Cem'den sonra yirmi iki yıl sağ oldu. Cümle Taşiline hükmeyledi. Kimesne elinden almağa kadir olmadı. Bulgar dağı kati sarp olmagla kimesne anı ele getüremedi.

Sultan Selim (1512-1520) Arabistan'a sefer idüb, ge­çüb giderken Karamanoğlu bir gün Bulgar'dan on iki bin yarar süvarr ile Kökez oğlun gönderüb bir taraftan kendusu inüb, Sultan Selim'in ağırlığın alub, çok ademle­rin kırdılar. Dönüb Lârende'yi yine zabt idüb, Akşehir'e varınca garet (yağma) eyledi. Sultan Selim tamam seferi seferleyüb gelüb, Aksaray'a koııub Lârendeye cenk içün asker gönderdi, gelüb muhkem cenk eylediler, Lârende'yi yine Osmanlı zabt eyledi. Karamanoğlu Bulgar'a çıkdı.

Sultan Selim eyder: <Karamanoğlu bu aradan gitmeyince Karaman kavmi bize muti (bağlı) olmaz, nice olmak gerek?>.

Vezir eyder: <Padişahım! Bulgar bir azim dağdır, ve Taşili’nde sarp dağlar vardır ki, Kûhi Kaf’da dahi misli yokdur ve ol diyarın taifesi cümle kırılmağa kaildir (razıdır), Karamanoğlun ele virmezler ve Karamanoğlunun yanında cenk görmüş on bin kulu vardır, yüz bin er ile cenk itmeğe kadirdir> didi.

Sultan Selim eyder: <Ya tedarik nedir? Karamanoğlu gitmeyince bu diyarın zabtı kabil değildir>. Vezir: <Padişahım! Karaman Beylerbeyliğin Ali Paşa'ya virelim, sahibi tedbirdir, bir tedarik eylesün> deyüb, Karamanoğlu diyarın Ali Paşa'ya mu­karrer eylediler.

Padişah İstanbul'a gitdi. Ali Paşa, Diyarı Karaman'da bir yıl sakin oldu (oturdu). Ramazan namında bir zaîm var idi; Karaman Beylerinden olub Karamanoğlu ile zi­yadece dost idi. Ali Paşa anı gelirdüb, Karamanoğlu ni­ce helâk olacağın (yok edileceğini) müşavere eyledi. Ramazan eyder: <Bir ­kaç makbul Beyi vardır. Birisi Kökez oğlu, birisi Pir Han, birisi Emeldin, birisi Oğuz oğlu, biri Bozdoğan oğlu, bun­lar yoluna can baş, virirler. Amma bir kethüdası vardır. Hocantı oğlu dirler (Hoca Liedin oğlu), eğer bu işi eylerse o eyler> de­yüb, Hocantı oğluna nezaketle adem gönderüb getürtdiler. Ali Paşa'ya buluşdu.

Ali Paşa Hocantı oğluna eyder: <Eğer Karamanoğlun helâk idecek olursan Lârende'yi ebedî sana vireyim>. Ol dahi, idecek oldu. Yirmi bir miskal zehir virdiler. Lâin varub Taşili'ne gitdi bir zaman eğlendi.

Kasım Beyin üç oğlu dört kardaşı var idi. Ramazanı şeriften bir hafta evvel bir kaç Beyleriyle Kestel Yaylağına çıkdılar. Bir kaç gün safa eyle­diler. Hocant oğlu, Kasım Bey'in yaylağa geldiğin duyub, lâin zehri alub yaylağa geldi, Kasım Bey'e buluşub, zi­yafet şeklinde bir kaç kuzu ve helva bişürdi. Andan sonra zehri şerbete katub, otuz dane server, üç oğlu, bir karındaşı oturub helvayı, önünde kodu. Şerbeti-ecel virüb merhum oldular, beyit:

Sunu b camı ecel sakiî devran

Anı nuş eyledi Âli  Karaman

Gitdi pes bunların devri zamanı

Ecel çün kimseye virmez emanı

Otuz dane server şehid olub, cümle ehli Karaman giribanların-çâk itdiler (yakalarını yırtılar). Ve bu serverleri defn idüb, Kasım Beyi oğulları ve o karındaşıyla Lârende'de İbrahim Bey türbesine defn itdiler,

Hocantı oğlu kaçub Lârendeye gelüb, kıssayı haber virdi. Ali Paşa, Sultan Selim'e arz eyledi. Sultan Selim emr eyledi. Hocantı oğlun salb (idam) itdiler. Sultan Selim eyder: <Bunca senedir nanü nimetin eki idüb, efendisin öldüren ademden bize sadakat ile hizmet itmek me’mul değildir>.

Karamanoğlu vefat eyledikten sonra Çeri Basısı Pir Bayram ve Kökez oğlu ve Esed Çelebi; bin er ile baş yeküb Osmanlıya serfüru itmeyüb (boyun eğmeyip), kuttai tarik (yol kesici) olub, yedi sene gezdiler. Kâh Meraş'da, kâh Haleb etraflarında, kâh Amid'de, kah Humus'da katı tarik itdi­ler.

Sair Beylerine Osman oğlu riayet idüb, zeamet virdi.

Hasılı kelâm Kasım Bey, Sultan Bayezid devrinden Sul­tan Selim'e irişdi. Asahhi (gerçek) kavil budur, Tevarihde şöyle gördüm ki, Eşref Şehnamesinde, Şah İsmail rivayet ider ki, Şeyh Hayder on iki bin sofu ile Kara Ahmed'e gelüb gaza iderdi. Tebriz Şahı Uzun Hasan kızın virmişdi. Şah İsmail andan vucüde geldi. Amma Geylan'da Sultan Ahmed perverde eyledi. Sonra uzun Hasan saltanatdan korku.b Şeyh Hayder'e zehir virüb helâk eyledi. Şah İsmaili helâk etmek murad eyledi. Sultan Ahmed saklayub ele virmedi.

Hasılı Şah İsmail baliğ olduktan sonra Sultan Ahmed, Rum Sultanı Rayezid'e haber gönderüp pederin katl itmek için yardım istedi. İstanbul'a ilçi gelüb Padi­şaha ve vüzereya bu kıssayı arz eylediler. Vüzera ile mü­şavere idüb kendi kulundan kul virmeyi makul görmedi­ler. Amma şöyle müşavere eylediler ki paşmakçıdan, cellahdan ehli hireften dört bin adem yaza.. Kendi kulun­dan izin virmedi. Bu üslubu düzüb, mektub gönderdiler.

Padişah emri üzere Şah'a sundular. Şah dahi ehli hirefden dört bin kul yazdı. Amma bir akil kimse var idi. Lâkabına Moges dirlerdi. Gayet de Şah'ın mak­bulü idi. Moges eyder: <Şahım! Ehli sanayi asker olmaz. Böyle asker ile Şeyh Hayder'in kanın alamazsın. Asker, cenk görmüş, baş kesmiş, bahadır gerekdir> didi. Şah eyder: <Ya nice idelim. Bu asker bizi rüsvay ider. Geri dönüb Geylân'a gidelim> didi. Bir kaç gün gitmek yararlı gördüler. Bir gün bir adem gelüb, Moges'e buluşub eyder: <Size bir bahadır yarar asker haber vireyin. Bana bir kaç flori virirsiniz> didi. Moges iki yüz miskal virdi. O1 adem eyder:

<Karamanoğlu henüz vefat eyledi, üç ser­dar ile bahadır bin erleri vardır. Muttasıl erbabı cenkdir, Osmanoğlu’na tâbi olmadılar. Eğer gelirlerse dünyada anın gibi asker olmaz. Birisi kırk bine yetişir. Serdarla­rına Pir Bayram dirler>. Meges bu haberi duyub, Şah İsmail'e (1487-1524) haber virdi. Mektub yazub Meges ile Karamanoğ­lu askerine gönderdi, gelüb Tekür Yaylağında bulub, Pir Bayram'a ve Kökez'e mektubu virdi. Açub okudu, dimişki: <Senki Pir Bayram'sın! İşittim, şahınız vefat itmiş, kimsesi kalmamış, Osman oğluna tabi olmamışsız. Lütf idüb gelüb bana asker olasız, size küllî riayet iderim>. Pir Bay­ram, Beylerle müşavere idüb. Aceme gitmesin mâkul gördüler. Bin erle Kökez, altı bin erle Pir Bayram kalkub, Şahı Acem'e gelüb, Şah bunlara azim riayet idüb, varub Tebriz'i Şah'a alıvırdılar. Horasan cenginde Kökez'i ve Bayram'ı ahz idüb (öldürüp) helâk itdiler.

Name'i Şah İsmailde böylece tahrîr olunmuştur”.

***

Yukarıda Sultanlık dönemlerindeki hayatlarını aktardığımız:

Sultan Pir Ahmed (1466-1472): Önce Tarsusta görev yapmış, Sultanlık döneminde Konya’da oturmuştur.

Sultan Kasım Bey (1472-1483): Mezarı İmarette Karamanoğlu İbrahim Beyin türbesinde, sağdaki sandukadır. Kızının kocası Damat Turgud oğlu (1483-1488) yılları arasında Karamanoğlu Beyliğinin başında bulunmuştur.

Sultan II. İbrahim’in oğlu Mehmed Beyin bir kızı ve bir oğlu olup Karaman Bey ismindeki oğlu Çirmen Sancak Beyliği yapmıştır. Oğlu Karamanoğlu Mustafa Bey (1488-1503) yılları arasında Karaman Beyliğinin başında bulunmuş olup, 1513 yılında Mısır’da Taun’dan vefat etmiştir.

Sultan Pir Ahmed (1466-1472) ile Sultan Kasım Bey (1472-1483) dönemlerinde....

Damad Turgud oğlu Mahmud (1483-1488); Karamanoğlu Mustafa (1488-1503)’nın Karamanoğulları Beyliği başında bulundukları sürelerle birlikte, içte ve dışta gelişen bazı olayların koronolojik dizilişi:

1466 Pir Ahmed Bey Osmanlılarla anlaşma yaparak iktidarı elde etmiş ise de, herhangi fırsat ortaya çıktığı zaman, terk ettiği yerleri geri almak için, ortamın uygun hale gelmesini bekliyordu.

1469 Haçlılar olarak Venedik, Papa, Napoli, Macar, Arnavutluk ve Rodos şövalyeleri yeniden birleşip Osmanlı üzerine sefer düzenlemişlerdi. Pir Ahmed Bey bu durumu fırsat bilip terk ettiği yerleri ele geçirmek üzere harekete başladı. Fatih Sultan Mehmed kumandasında Osmanlı ordusu Karamanoğulları ülkesine geldi. Pir Ahmed Lârende’ye kaçtı. Fatih Sultan Mehmed Konya’yı aldı. Veziri Azam Mahmud Paşa’yı Karaman’a gönderdi. Burada yenilen Pir Ahmed tarsus’a kaçtı. Karaman Beyliğine Fatih’in oğlu Mustafa atandı. Konya’ya gelip yerleşti.

1469-1470 Pir Ahmed mücadeleye devam etti. Kardeşi Kasım Bey ile barıştı. Karamanoğulları Beyliğini birlikte yönetmede anlaştılar. Pir Ahmed yardım temini için Uzun Hasan’a gitti. Biraderi Kasım Bey, yardıma gelecek kuvvetleri beklemek üzere Taşili  bölgesine çekildi.

1471 Gedik Ahmed Paşa Karaman’a gönderildi. Önce Alâiye’de (Alanya) Memlük Sultanın himayesi altında bulunan ve Karamanoğullarından  Alâiye Beyini bertaraf ederek Alanya’yı zapt etti. İçel tarafına geçip Silifke’yi aldı. Daha sonra Mokan veya Mennan kalesini işgal etti. Burada Pir Ahmed Beyin eşi ve oğlu ile birlekte, İbrahim Beyin sağlığında ölen oğlu Mehmed Beyin kızı bulunuyordu. Bunları ele geçiren Gedik Ahmed Paşa İstanbul’a gönderdi. Ayrıca Gorikos kalesinide zapt etti.

1471 Gedik Ahmed Paşa kumandasındaki ordu Kırım’a gitti. Ceneviz konolilerini zapt edip, Kırımı Osmanlıya bağladı.

1472 Akkoyunlu Hükümdarı Hasan Bey oğlu Zeynel Bey kumandasında otuz bin kişilik bir orduyu Pir Ahmed ve kardeşi Kasım beylere yardım için göndermişti. Gedik Ahmet Paşa İçel taraflarından çekilip Konya’ya gitti. Akkoyunlu kuvvetleri Karamanoğullarına yardıma gelirken Tokat’a baskın yapıp şehri yağmaladılar. Kayseri’den başlayıp Karaman ve Hamideline kadar her yeri işgal ettiler. Gedik Ahmed Paşa Konya’ya çekildi Konya’da bulunan Şahzade Mustafa Afyonkarahisar’a gitti.

Akkoyunlu kuvvetleri başında bulunan Zeynel Beyden ayrı, Hükümdar Hasan Beyin kardeş oğlu Yusufca Mirza, Pir Ahmed ve Kasım Beylerle birlikte Karaman İlini zapt ettikten sonra Konya üzerine yürümüşler fakat halkın Osmanlılarla birlikte karşı koyması üzerine Akşehir’e gelmişler, Bolvadin ve Beyşehir çevresinde Şahzede Mustafa kuvvetler ile karşı karşıya gelmişlerdir. Yapılan savaşta, Akkoyunlu kuvvetleri yenilmiş, Yusufca Mirza yakalanmış, Kasım Bey İçel’e çekilmiş, Pir Ahmed Bey ise, Uzunca Hasan’ın yanına kadar kaçmıştır.

Akkoyunluların Karamanoğullarına yardımı, Fatih Sultan Mehmed’le Hasan Beyin savaşmasına yol açmış ve 1473 deki <Otlukbeli> muharebesinde Akkoyunlu Hasan Bey yenilgiye uğramıştır. Pir Ahmed Bey, önce Uzun Hasan ile kaçmış ise de, sonradan İçel’e biraderi Kasım Beyin yanına gelmiştir. Birlikte hareket etmeye karar veren iki kardeşten Pir Ahmed, Ermenek’e geçerek Yellitepede karargâh kurmuştur.

Gedik Ahmed Paşa Yellitepeye baskın yapmış ise de, ailesi Mennan kalesinde barınan Pir Ahmed ele geçirilememiştir. Gedik Ahmet Paşa önce Ermenek kalesini sonra da Mennan kalesini topla döğerek ele geçirmiş, Pir Ahmed’in kızları ile ailesini Konya’ya göndermiştir.

1473’te, Fatih Sultan Mehmed Akkoyunlulara sefer düzenledi. Otluk belinde Hükümdar Uzun Hasan’ı yendi. Fırat Nehrine kadar bütün Anadolu Osmanlı topraklarına katılmış oldu.

1474’te, Pir Ahmed önce Tarsus’a oradan Uzun Hasan Beyin yanına gitmiş, kendisine <Dirlik> olarak verilen Bayburt’a gittikten sonra orada vefat etmiştir. Aynı yıl, Karamanoğulları Beyliği toprakları, Osmanlı güçleri tarafından zapt edilmeye başlandı.

1480: Fatih, İtalya seferine çıktı. Gedik Ahmed Paşayı kuvvetli bir ordu ve donanma ile İtalya fethi ile görevlendirdi.

1481: Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed, Dülkadir oğulları Beyliği seferine çıktıktan sonra, yolda Gebze’de öldü. Fatih bu sefere, bir taraftan Memluklular, Karamanoğulluları, Akkoyunluları devamlı olarak Osmanlılara karşı korumalarından dolayı, onlara içerliyor; diğer yandan, hakimiyeti altına almayı çok istediği Dülkadir oğulları Beyliğinin Memlûklular himayesinde olması, bu seferin zorunlu olarak yapılmasına karar vererek yola çıkmıştı.

1481, Gedik Ahmed Paşa Otranto kalesini ele geçirdi ise de Fatih’in ölümü üzerine geri döndü.

1481-1512 Tahta Fatih’in yerine oğlu II. Bayezid geçti.

1481, Sultan II. Bayezid Karaman Valisi Cem İle arası açıldı.

1481 Haziran, Şehzade Cem, Bayezid’le yapmış olduğu savaş sonunda Yenişehirde yenilgiye uğradı. Suriye, sonra Mısıra kaçtı.

1482 Temmuz, Şehzade Cem, Karamanoğullarından ayrılıp Rodos Şövalyelerine sığındı.

1482 Eylul, Şehzade Cem, Fransaya götürüldü.

1483, Hersek, II. Bayezid eliyle Osmanlıya katıldı.

1484, Tuna ağzında Kili, kuzey Basarebya’da Akkerman, Boğdan seferi sırasında zapt edildi.

1485-1491, Sultan II. Bayezid, Mısır kölemenleri ile savaştı: Bu savaşa sebep:

1- Kölemenler, Ramazanoğullarının iç işlerine karışıyorlar.

2- Karamanoğlu Kasım Beyi destekliyorlar,

3- Kölemen Kayıtbay, Cem’i, Hükümdar gibi karşılıyordu.

Kölemenlerle savaş altı yıl sürdü, bir sonuç alınamadı.

1492, Osmanlı, Villach civarında yenildi.

1492-1495, Osmanlı akınları, Tuna ve Bosna ötesinde, Hırvatistan, İllirya, Styra, Sirmiye, Venedik kuzeyi, Banat, Carniga, Carinthia’ya kadar uzandı.

1493, Osmanlı, Abina’da Hırvatları ezdi.

1495, Osmanlı, Macarlarla otuz yıllık sulh anlaşması yaptı.

1495, Cem Sultan, Napolide öldürüldü.

1497, Polonyalılar, Bukuvina-Kozmin’de Osmanlıya yenildi.

1498, Osmanlı – Kırım, Galiçya ve Podolya’ya saldırdılar.

1499, Polonya, Boğdan ile anlaşma yaptı.

1499, S. II. Bayezid gemiler yaptırdı, topcu ocağını düzenledi.

1499, Burodona, (Zenşiya) deniz savaşında, Venedik’e kaçtı.

1499, Ağst: Kara ve denizden saldırı, Lepanto (İnebahtı) alındı.

1499, İsmail Safevi bütün İran’ı ele geçirdi.

1500, Modon, Koron ve Navarid alındı.

1501, Dıraç (Durazgo) Osmanlının eline geçti.

1501, Haçlı donanması, Midilliyi kuşattı, alamadı.

1502, Alevilerin İran’a gitmeleri yasaklandı.

1502, Ele geçirilen bir kısım aleviler Rumeline sürüldü. (VII.Zorunlu Göç)

1502, Venedik, Osmanlıdan barış istedi.

1503, Osmanlı ile Venedik anlaşması tamamlandı.

1503-1512, Osmanlıda Şii (İsmail Safevî) krizi çıktı.

 

 

 

 

KAYNAKÇA:

A.01 Şikâri: Karaman Şehnamesi. (Tevarih’i Ali Karaman )

A.02 İ.Hakkı Konyalı: Abideleri ve Kitabeleri ile Karaman Tarihi

A.03 Tahsin Ünal: Karamanoğulları Tarihi

A.04 H. M. Armutlu: Üç Karamanlı - Karamanoğlu Mehmetbey

A.07 İ.Hakkı Konyalı: Abideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi

A.08 İbni Bibi: Selçuklu Tarihi

A.09 Feridun Nafiz Uzluk - Aksarayî: Selçuklu Tarihi

A.15 Yılmaz Önge: Türkiye Tarihi

A.19 A. Yakubovsky- Altınordu ve çöküşü

A.20 İ. Ansiklopedisi (Leyden)

A.29 T.T.K. Aksarayî: Selçuklu Tarihi

A.33 A. Sevim – Y. Yücel : Türkiye Tarihi

A.50 A. Yakubovsky- Altınordu ve çöküşü

***

 

 

KARAMANOĞULLARI’NIN SİYASAL

SOY KÜTÜĞÜ AÇIKLAMALARI

Karamanoğulları Beyliğinin ilk Beyi Nurettin Bey veya Nure Sufî, Herakl (Ereğli)’yi zapt edene kadar Konar-göçer gezgin’dir. Herakl’in zaptından sonra, Başşehri Ereğli’dir. 1228’de, Ermenek-Kamışlıyı yurt edindikten ve Ermenek’in zaptında sonra Başşehir Ermenek’tir.

Nure Sufî’nin eşi, Selçuk’un Kayseri emiri Cafer Bey’in kızıdır. Aynı zamanda Ertana Bey’in de halası olur. Nure Sofî’nin çocukları: Kızı yoktur, yedi oğlu vardır.

Kerimüddin Karaman: (1255-1263)’te Karaman Bey’idir.

Bonsuz: 1261 de Kavale kalesinde şehit olmuştur. [A.15 / II/187; A.20/4/318; A.29/71; A.30/2 ]

Zeynel Hac: 1261 de Kavale kalesinde şehit olmuştur. Oğlu Hacı Beyler Selçuk Sultanlığında Karaman Valisi olarak görev yapmış, Karaman Bey tarafından, Karaman’ın zapt edilmesi esnasında idam edilmiştir. Hacı Beyler oğulları Sadeddin, Kasım, Halil iktidarda olan Karaman Beyleri ile mücadele içerisinde bulunmuşlar, Karamanoğlu Beylerinden Sultan Seyfeddin Süleyman Şah (1356-1361)’a yapılan suikasta yer aldıkları için, Sultan Alâeddin Ali tarafından 1361 de idam eilmişlerdir. Hacı Beyler oğlu Halil’in Süleyman Paşa ve Süleyman Paşanın da Karaman isimli bir oğlu vardır. [ A.30/2; A.29/71; A.15/187 ]

Oğuz Han: Alanya Emirliği yapmıştır.[ A.20/VI/318 ]

Timur Han: Şam Emiri’dir. [ Aynî A.03/24; A.20/VI/318 ]

Hayreddin Bey: Arabistan’da kumandanlık ve Hicaz Emirliği yapmıştır. [ A.20/VI/317 Sağ sütûn: Satır: 18,19 ]

Kemaleddin Bey’in  Görevi, tam belirlenememiştir. [ A.03/35; A.20/VI/317 ]

Mezarı: Mut Yalnızca bağ Sinanlı yaylasındadır.

***

Kerümiddin Karaman Beyin Baş Şehri Ermenek’tir.

Karaman Beyin kızı yoktur. On oğlu vardır. Oğulları:

Şemseddin Mehmed I.(Karamanoğlu Mehmetbey) (1271-1281)

Güneri Bey (1281-1300 Nisan 19),

Bedreddin Mahmud (1300-1310)

Yahşi Bey(1310-1312)’de Karaman Beyliği yapmıştır. [A.02/51]

Bunların dışında : Halil  ile Kasım 1281 yılında Karamanoğlu Mehmetbeyin  Tatar Hasan kumandasındaki Altınordu  kuvvetleriyle Karadağ eteklerinde  yapmış olduğu savaşta şehit olmuşlardır. Eminler köyü doğunsundaki Üç Hüyükte, büyük Hüyük üzerinde Karamanoğlu Mehmetbey’in mezarı yanında yatmaktadırlar. [A.01/39,42,45,48,55,56.İndex:16]

Karaman Bey’in diğer oğulları: Tanu, Yusuf, Ali Bey, Gülnari ve  Zekeriya’dır. [ A.07/I/424; A.01/ Fihrist:15; A.20/VI/317 ]

***

Karamanoğlu Mehmetbey’in Baş Şehri Lârende ve Konya olmuştur. Karamanoğulları Beyliği’nin yönetimi başında veya önceki dönemlerde evlendiğine ve çocukları olup olmadığı hakkında başka bilgi mevcut değildir.  Ancak 1277 tarihindeki Konya’nın fethi ve Türk Dili hakkındaki Fermanını ilân ettikten sonra, çıktığı Anadolu turnesinde, Germiyan oğlu Karamanoğlu Mehmetbey’i bir süre alakoyub kızını Mehmedbey’le evlendirmiştir. Orada kırk gün kaldıktan sonra Mehmetbey Anadolu turnesine devam eder. Bu yolculuğunda eşini yanında götürmüş müdür? Çocukları olmuş mudur?  Karamanoğlu Mehmetbeyin, Beyliğin tekrar kurulması yolunda bitmeyen çilelerin, gailelerin arasında çoluk çocuk sahibi olduğunu gösteren bir belge yoktur.

***

Güneri Bey konusunda açıklayıcı geniş bilgi yoktur. Eşi, Oğlu ve Kızı  ile mezarı konusu da aydınlanmış değildir.

Bedreddin Mahmud Beyin Baş Şehri Mut’tur. Kızı yoktur.

Oğulları Burhaneddin Musa (1312-1318; 1352-1356), Sultan Bedreddin I. İbrahim (1318-1333) Sultan Şücaeddin Mirza Halil (1333-1340) ve ayrıca İsa Bey, Yusuf Bey olmak üzere beş tanedir.

***

Yahşi Bey’in: Başşehri Konya. Ali adlı bir oğlu vardır. [A.02/51]

Burhaneddin Musa’nın Baş Şehri Mut’tur. Mezarı Ermenek’te Tol medresede bulunmaktadır. [ A.30/I/38; A.41/sayı:735 ]

Bedreddin İbrahim’in Baş Şehri Lârendedir. Durhan Hatun ve Halime Hatun adıyla iki kızı vardır. [ A.01/56,57; A.07/424 ]

Altı oğlu olup: Sultan Fahreddin Ahmed (1340-1349), Sultan Şemseddin (1350-1352), Şehzade Karaman (Hain Karaman), Hızır Bey, Şehzade Ahmed, Mustafa Bey Şikâride yer almaktadırlar. [A.01 Fihrist:/9,32,33; A.01/57,58,60,80; A.03/124 ]

***

Sultan Mirza Halil’in Baş Şehri, Lârende’dir. Konya’da tahta çıkmıştır. Kızı yoktur. Sekiz oğlu olmuştur.

Oğulları: Sultan Seyfeddin Süleyman (1356-1361), Sultan I. Alâeddin Ali (1361-1398) ve Aksaray Emiri Davud Bey, Ermenek Emiri Hızır Çelebi, Hasan Bey, Yakup Bey, Hacı Çelebi ve İshak Beydir. Sonuncu İshak Beyin Karaman tarihinde çeşitli görevler alan: Efendi Çelebi, Pir Ahmed, Emir Çelebi ve Kasım adlı dört oğlu vardır. [ A.01/57,61,66,79,80,83,94,111,122,155,165,195,191,196 ] [A.02/237,238; A.07/I/420; A.15/II/187 ]

***

Sultan Fahreddin Ahmed’in Başşehri Lârende’dir. Çocukları ve eşi konusunda bilgimiz yoktur, Kayseri’de defnedilmiştir. [ A.1/60 ]

***

Sultan Şemseddin, birederi Hain Karaman tarafından zehirlenmiştir. Eşi ve çocukları konusunda bilgimiz yoktur. [A.01/60; A.15/II/187 ]

***

Burhaneddin Musa Bey’in Başşehri Mut’tur.

Karamanoğlu Beyliğinin iki defa yapmıştır. Mut’ta vefat etmiş olup, mezarı Ermenek Tol medresededir. [ A.30/38 ]

***

Sultan Seyfeddin Süleyman Şah’ın başşehri Lârendedir. Eşi, amcası Burhaneddin Musa’nın kızı idi. Emir Şeyh Hasan’dan başka çocukları konusunda bilgimiz yoktur. [ A.02/238 ]

***

Ebul-feth Sultan Alâeddin Ali’nin, Baş Şehri Konya’dır. Lârendede de bulunmuştur. Osmanlı Sultanı I. Murad’ın kızı Melek Hatun (Nefise Sultan) ile evlidir. 1398 de Yıldırım Bayezid ile yaptığı Akçay savaşında yenilip öldürülmüştür. Bir kızı (Hüsnüşah Hatun), sekiz oğlu olmuştur. Oğulları:

Sultan II. Mehmed Han (1398-1423 Şubat 16), II. Alâeddin Ali (Bengi Ali)(1399-1402;1418-1419),Hüsameddin Mahmud, Mir Musa, Pir Ahmed, Oğuz Han, Karaman Bey (iki yaşında vefat etti),Keyhusrev(1405’te ölmüş, Mezarı Akşehir Maruf köyündedir.) [ A.01/150,152,156; A.01/186; A.01/ Fihrist: 35 ]

***

Sultan II. Mehmed, Nasireddin ve Gıyaseddin olarak ta adlandırılır. Annesi Osmanlı I. Murad’ın kızı Nefise Sultandır. Eşi Âli Selçuktan Keyhüsrev kızlarından Huten (Hoten) Banu’dur. Kızı yok, altı oğlu vardır. [A.15/II/188; A.01/181,195]

Sultan II.İbrahim (1423-1464), İsa Bey (Osmanlı, Çelebi Mehmed’in kızı ile evlidir), Alâeddin Ali Bey (Osmanlı Çelebi Mehmed’in kızıyla evlidir), Karaman Bey (1471 de Edirnede ölmüştür), Oğuz Bey, Mustafa Bey (Mezarı: Karaman Musa Bey Medresesindedir. Şikâri Gülnar’da olduğunu beyan eder).

Sultan II. Alâeddin Ali (Bengi Ali): Osmanlı Sultan Çelebi Mehmed’in kızı ile evlidir. İki defa Karamanoğulları Beyliği makamında bulunmuştur.

***

Sultan II. İbrahim (1423-1464) Kırk bir yıl diyarı Karaman'a Sultan olmuşdur. Hutba okutmuş ve sikke kestirmişdir. Düşmandan bir kimseye İl virmemişdir, Zamanında Karaman halkı muhkem huzur görmüşdür. Osman oğlu kızından yedi oğlu olmuşdur. Büyük oğlu Kasım Bey'dir. Diğerleri İshak, Alâeddin, Halil, Pir Ahmed, Yakub ve Küçük Mustafa'dır. [A.01/193; A.03/223; A.01/191,Fihrist:3; A.33/323 ]

Osman oğlu ile İbrahim Han, zamanla­rında muhkem muhabbet üzre olmuşlardır, İbrahim Bey'in, Nasuh Bey kızı oğludur. Onu çok severdi. Cambaz dirler bir defterdarı var idi, kızını ana virmiş idi. Nasuh Bey ondan olmuşdur. [ A.01/186 ]

Hasılı kelâm İbrahim Han hasta oldu, bildi ki, sefer zamanı yakındır, oğulların başına cem idüb, Kasım Bey sahibi rey olmağla mührü saltanatı ana tes­lim idüb, Alâedin'e İçil'i virüb, Halil'e Ermenâk'ı, İshak'a Akşehir'i, Yakub'a Aksaray'ı virdi.

Mir Mu­sa dirler bir ammisi var idi, Kayseriyyeyi ana virdi. Kü­çük Mustafaya Beyşehrin virdi. Pir Ahmed'e Tarsus'u virdi. Ali Bey'e Ishaklu'yu virdi. Hoca Paşa'ya Niğde'yi, Mahrnud Paşa'ya Endug Kal'asın virdi.

Vasiyet eyledi ki: <Benim zamanıma gelince (gelinceye kadar) Osman oğulları bizden korkar­lardı, bizim anların üstüne galebemiz var idi. Şimden sonra anlar bize galebe ider, müdara idesiz>, didi. Fatih Sultan Mehmed'e bir mektub yazıb gönderdi ki: <Lütuf idüb, be­nim oğullarıma riayet idüb hasım yerine komayasız>. Sultan Mehmed, bir zaman riayet eyledi.

İbrahim Han'ın vefatına iki illet vardır. Birisi bu ki, Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u fetheylediği yılda vefat eyledi. Bir Veziri var idi. Ahmed Paşa dirlerdi. İb­rahim Han, Ahmed Paşa'yı İstanbul'a, mübarek bâd'a (kutlamaya) gön­derdi: Ahmed Paşa varub, İstanbulda üç ay sakin olup, İbrahim Bey'in mubarek bâd (kutlama) mektubun virdi.

Bir gün Sultan Mehmed, Ahmed Paşa'yı tenha çağırup bir mikdar zehir virdi. Didi ki <Eğer Karamanoğlu İbrahim Han'a virüb helâk idersen, diyarı Karaman'ı sana ebedî viririm> didi. Veziri bîdin (dinsiz) zehri alub, Lârende'ye geldi. Meğer son güz ayı idi. Akşehirden bir mikdarca yaş üzüm alub geldi, ol zehri bir salkım üzümün içine zerafetle işledi. Bir tabağa gayri (başka) üzüm koyup İbrahim Han'ın önüne gö­türdü. İbrahim Han üzümü görüb, taze üzüm hoş gelüb yidi. Dahi var mı? deyu sual eyledi. <Vardır> deyüb Veziri lâin, zehirli üzümü götürüb, İbrahim Han alub yidi. Filhâl zehir kâr îdüb yıkıldı. Alub sarayına götürdüler. Yirmi altı gün yatdı, andan sonra öldü.

Bir rivayette kendu eceli ile vefat etmişdir Kavli sahih budur. Osmanlı­ların zehir virdüği oğlu Kasım Bey'dir .

Ahmed Paşa zehir virdüği saat kaçub, İstanbul'a gitdi. Sultan Mehmed buyurdu. Ahmed Paşa'yı asakodular, didiler ki: <Hayrın olsa Sultanına olurdu>”.

Mısır tarihlerinde Sultan II. İbrahimin ünvanı Sarimüddin olarak geçer. Ayrıca Tacüddin, Rükneddin, Tacüddünya ünvanları da verilmiştir. Baş Şehir olarak Konya ve Lârendeyi mekân tutmuştur. Osmanlı Sultanı Çelebi Mehmed’in damadıdır. Annesi İnci Hatun olup, bazı belgelerde Hoten Banu olduğu da söylenir. 1464 yılı Temmuz-Ağustos ayları arasında Gavele kalesinde ölmüştür. Mezarı Karamandaki İmaretinde,  türbesindedir. Ortadaki sandukada yatmaktadır.

Bir kızı, on bir oğlu vardır. Tek kızı, Karamanoğulları Defterdarı Cambaz Kadı ile evlenmiş, Nasuh Bey isminde bir oğulları olmuştur. Nasuh Bey daha sonraları İçel Liva’sı Beyliği yapmıştır. Adı, Karaman Evliyaları arasında yer alır. Nasuh Bey’in Kızı Hüsnüşah Hatun, II. Bayezid ile evlenmiş, bu evlilikten Şehinşah adlı bir oğlu olmuş, Karaman Valisi olarak görev yapmış 1511 tarihinde vefât etmiştir. Şehinşah’ın Mehmed ve Mahmud adlı iki oğlundan Mehmed, Beyşehir’de ve Konya’da Osmanlı yüksek memuru olarak bulunmuştur.

Sultan II.İbrahim’in oğulları: Sultan İshak (1464-1466), Sultan Pir Ahmet (1466-1472), Sultan Kasım Bey (1472-1483), Mehmed Bey (İlk oğlu olup erken öldü), Mehmed Bey, Ermenek Emiri Halil Bey, İçel Emiri Alâeddin Ali Bey, Aksaray Emiri Yakub Bey, Beyşehir Emiri Küçük Mustafa, Nure Sufi Bey,  Süleyman Bey.

***

Karamanoğlu İbrahim Beyin oğullarından İshak Bey hariç diğerleri Pir Ahmed, Kasım ve Alâeddin Beyler Çelebi Sultan Mehmed’in kızından doğmuşlardır. Ayrıca Nure Sofî, Yakup Bey, Küçük Mustafa, Süleyman Bey ve küçük yaşta ölmüş Mehmed Beyden ayrı diğer bir Mehmed Bey ile Halil Bey bulunmaktadır. Tek kızı Şehzade Şah’ın Karamanoğulları Deftarı Canbaz Kadı ile evlendiğini, Nasuh Bey isimli oğullarının İçel Livası Beyliğini yaptığını onun kızı Hüsnü Şah Hatunu II. Bayezid’le evlenmiş olduğunu, onların oğlu Şehzade Şehinşah’ ın Karaman Valiliği yaptığını ayrıca belirtmiş idim. [A.01/186, 191,193,Fihrist:3; A.03/223; A.33/323 ]

***

Sultan İshak, önce Lârende sonra Silifkeyi Baş Şehir olarak kullanmıştır. Şehzadelik döneminde Akşehirde bulunmuştur. [A.01/191,193; A.20/VI/326 ]

1465 Babasının vefatından sonra, kendi  yerine Veliaht tayin ettiği büyük oğul İshak Bey, babası yerine Hükümdar olmuş, ancak Konya’ya gelemeyip Silifke’de kalmıştır. Böylece Karaman Beyliği birisi Konya’da Pir Ahmed’in Hükümdarlığında, diğeri Silifke’de İshak Beyin idaresinde iki ayrı yönetime  sahip olmuştur.

***

Sultan Pir Ahmed (1466-1472): Önce Tarsusta görev yapmış, Sultanlığında, Konya’da oturmuştur. [ A.01/191,193; A.20/VI/326 ]

Sultan Kasım Bey (1472-1483): Mezarı İmarette Karamanoğlu İbrahim Beyin türbesinde, sağdaki sandukadır. Kızının kocası Damat Turgud oğlu (1483-1488) yılları arasında Karamanoğlu Beyliğinin başında bulunmuştur. [ A.03/223; A.33/323 ]

Sultan II. İbrahim’in oğlu Mehmed Beyin bir kızı ve bir oğlu olup Karaman Bey ismindeki oğlu Çirmen Sancak Beyliği yapmıştır. Oğlu Karamanoğlu Mustafa Bey (1488-1503) yılları arasında Karaman Beyliğinin başında bulunmuş olup, 1513 yılında Mısır’da Taun’dan vefat etmiştir. [ A.30/36 ]

 

 

BU WEB SAYFALARINDA YER ALAN BİLGİLER DOKTOR RECEP ARMUTLUNUN “KARAMANOĞULLARI TARİHİ  ADLI ESERİNDEN DERLENMİŞTİR. KENDİSİNE ALLAH RAHMET EYLESİN MEKANI CENNET OLSUN .