Sultan II.Mehmed Han

1.Beyliği: (1398-1399)

2.Beyliği: (1402-1418)

3.Beyliği: (1419-1423)

Sultan II.Alâeddin Ali

(Bengi Ali)

1.Beyliği: (1399-1402)

2.Beyliği: (1418-1419)

 

“Hasılı kelâm Mehmed Han'ı, Sultan Alâeddin Ali’nin yerine Sultan eylediler. İbrahim Han'a Konya'yı virdiler. Orhan'a Aksaray'ı, İshak'a Ermenâk'ı virdiler.

Osmanlı askeri ile cenk idüb, Sinan Paşa'yı yaralayub kaçırmışlardı. Meğer Bayezid Han Rumilinde gazada idi. Dönüb Bursa'ya geldi, Sinan Paşanın sınub, yaralanub geldiğin duydu, iki yıl sakin oldu. Sonra Alâeddin'in vefatı haberin duyub, asker cem idüp, yetmiş bin er ile Akşehir önüne konub, Mehmed Han'a haber gönderdi. Mehmed Han kırk bin er ile karşu çıkub, kırk gün muhkem cenk eylediler.

Mehmed Han ile Bayezid Han, dört yılda yirmi altı kerre duruşub cenk kıldılar. Birbirin almağa kadir olamadılar. Germiyan ile Zükadir araya girüb, sınur kesüb kat'ı niza ve faslı husumet eylediler. ‘Kelâmı Kadi­m’e and içdiler ki, hergiz kılıç çeküb sınırlarından içeru girmiyeler.Ahidname yazub, diyarlarına gitdiler.

Demirtaş'ın Aydın Oğlu ve Saruhan Oğlu ile adaveti (düşmanlık, yağlık) var idi. Bir gün ikisi rast gelüb cenk kıldılar. Aydın oğlu yiğin gelüb, Demirtaş'ın oğlun yetmiş âdemile tutub habseyledi. Demirtaş dahi yaralı idi. Demirtaş Bursaya gelüb, Bayezid Han'a şekva (şikâyet) eyledi. Bayezid Han eyder: <Karaman oğlu ile bu denlu and içüb ahd eyledik, ah­di bozalım mı?>. Sinan Paşa eyder: <Ahdi Karamanoğlu ile eyledik, Aydın ve Saruhan ile eylemedik>. Bayezid Han eyder: <Bunlar anın kullarıdır>. Sinan Paşa eyder: <Anlar bi­zim âdemimizi tutub habis eylediler, ahdi bozdular.biz dahi bozaruz> deyüp otuz bin er cem eyledi, ve <sen varmazsan biz varırız didi>.0tuz bin askeri çeküb, diyarı Aydın'a irişdi.

Aydın ve Saruhan kıssayı duyub, on bin er cem idüb, beş bin dahi Hamid oğlu virüb bir gece Aydın ve Saruhan ve Hamid, Sinan Paşa'yı şebhun (gece baskını) idüb, Osman askerin gafil kırub, zebun kıldılar.

Sinan Paşa zebun olub, kaçub Bursa'ya geldi. Bayezid Han, Sinan Paşa'nın sınduğın duyub, gazaba gelüb, kırk sekiz bin er cem idüb, Diyarı Saruhan'a vardı.

Aydın ve Saruhan ve Hamid oğlu yirmi al­tı bin er ile karşu çıkub, iki asker karışub, otuz yedi gün kâh kaçdılar, kâh cenk eylediler. Akibet Osman oğlu'nun cengine takat getiremeyüb, kaçub Lârendeye geldiler. İbni Osman'dan, Mehmed Han'a şekva kıldılar. Karamanoğlu Mehmed Han, vüzerayı cem eyledi. Didiki: <Ne acib! Osman oğlu Bayezid Han'ın ahdi, andı, dürüst değil. Yohsa Kelâmullah'a itikadı yok mudur? Yedi kerre ahd eyle­di, yine bozdu>. Süleyman Paşa eyder: <Padişahım! Bu hususda Osman oğlunun günahı yoktur, ahdi bunlar bozdu, andan sonra o da gelüb, diyarların ellerinden aldı, gör imdi; senin diyarına geldi mi?> didi. Vakıa Baye­zid Han, Aydın Diyarın ve Saruhan ve Hamid ve Mente­şe diyarın zabt idüb, <Karamanoğlu ile ahdü eman eyledik anın diyarına varmam> deyüb, Teke Diyarın zabt idüb, dönüb Bursaya gitdi.

Karamanoğlu otuz bin Moğol, Türk, Bul­gar askerin cem idüb, ve Divan idüb müşavere eyledi. Cümle Karaman Beyleri didülerki: <Osman oğlu ahdi bozub senin sınurundan içeru girmedi, Bu kerre ahdi sen mi bozarsın?>. Mehmed Han eyder: 

<Ya nice idelüm? Aydın, Saruhan ve Hamid ve Menteşe oğulları dedemin kulları­dır, bizim üstümüze düşman gelse bunlar can ve başla­rın feda iderler, ya biz bakub durmak erlik mi?>.

Elhasıl Aydın oğlun, ve, Saruhan ve Hamid ve Menteşe oğulla­rın bir yıl mikdarı Diyarı Karaman'da alıkodu; asker cem idüb, varub diyarların alıvirmek şartıyla.

Hikmetullah şöyle vakî oldu: Timur Han ol sene gelüb Sivas'a çıkdı, namı dünyayı tutdu, meha­bet ve şecâati Diyarî Rum'a velvele bırakdı. Ammisi (amcası) oğlu Cabir Han'ı kovarak geldi, üç yüz bin Tatar ile ol sene Sivas'da kışladı.

Cabır Han yedi yüz Tatar ile kaçub Bursa'ya geldi. Timur ardınca Bursaya altmış Tatar gönderdi.

Tatarlar mektup ile gelüb, mektubu Bayezid Han'a sundular. Alub okudular. Demişki: <Ey Bayezid Han! Benim ammim oğlu benden kaçub, senin diya­rına varmış, şer'ile anın katli vacib olmuşdur, gerekdir ki öldürüb, başın yahud kendini gönderesin. Benden ve askerimden muhkem korkasın, Üç yüz bin çifte yedeklû, tündhu Tatarım vardır; hayf ol diyara ki bunların atının ayağı basmış ola>. Mektubun mefhûmu budur. Hasılı ke­lâm Bayezid Han bu edaları duyub, muhkem gazaba gel­di. <Başına eğer gelmezsen> deyüb, mektubu pare pare eyledi.

Vüzera; <Cabir Han'ı virelüm, bir alay Tatar'a Vilâyeti çiğnetmeyelüm>, didiler. Bayezid Han:

<Bir kuş bir çalıya sığınmış, benim ol denlû gayretim yok mudur?> deyüb, altmış sekiz bin er cem idüb cenge hazır oldu.

Tatarlar Sivas'a gelüb, Timur Han'a Osman oğlunun söylediği haberleri didiler. Timur eyder: <Eğer ‘başına gelmezsen’ dimemiş olsa yine varmazdım>   deyüp, Sivas'dan göçüb, menzil bemenzil gelmeye başladı.

Timur'un Osman oğlu ile cenk ideceğin mukarrer (kararı verilmiş) bildiler. Karamanoğlu, mektub yazub Aydın oğlun Hamid ve Menteşa oğlun ve İbni Eşref ile Saruhan oğlun Timur'a gönderdi. Timur Sivas'dan bir konak çıktığı gün, bu beş Bey gelüb Timur'a, Karamanoğlunun mektubun sundular. Timur açub okudu, dimiş ki: <Osman'a tabl-u- alemi biz virdik, akıbet yine dönüb bize düşman oldu. Hakipaye varan beş Bey'in kılıçlarıyla feth eyledikleri Vilâyetleri ellerinden alub, muhkem zulmeyledi. Zulmü cihanı tut­muş dur, fiili dürürst değildir>.

Karamanoğlu; Aydın ve Saruhan ve Eşref ve Hamid ve Menteşa oturub, musahabet (sohbet) iderken, Davud Sivas'dan gelüb, Timur'un mehabetin haber virdi. Didi ki: <Üç yüz bin askere malikdir; Osman oğlu değil, bütün dünya Osman oğlu olsa ana karşı durmağa kadir olmayalar> didi. Aydın ve İbni Eşref bu sözü duyub, tenha bir yere gelüb, beş Bey müşavere itdiler, didiler ki: <Kara­manoğlunun bize faidesi yokdur, gelin varub Timur'a gidelim>. Bu beş bey kalkub, Sivas'a azm idüb gitdiler. Bir gün Sivas'a gelüb gördüler ki, sahra bargâh ile dolmuş. Divanı Timur'a gelüb kapucubaşına buluşdular, ahvallerin andılar. Kapucubaşı Timur'a arz idüb, Timur bunları söyledüb ahvallerine acıdı. Bunlar didiler ki: <Kı­lıcımız ile feth eylediğimiz diyarı zulm idüb elimizden aldı>. Timur dahi ahd eyledi, <Sizi diyarınıza Bey eylemeyince Diyarı Aceme dönmeyeyim> didi.

Karamanoğlu bunların Timur'a gitdiğin duyub, yirmi altı bin er cem idüb, Timur'dan canibe dideban (gözcü) salub, kendusı Lârende'de sakin oldu. Lârende'de ol sırada Mir Hasan dirler bir budala var idi, her zaman bağırub, <Horasan ateşi Rum'u yakdı> dirdi. Mehmed Han Karaman Beylerine eyder: <Bu divanenin rumuzun bildinüz mi? Gelün Konya'ya varalum, Hazreti Mevlâna oğlu Çelebi'ye buluşalum, görelim ne buyurur> didi.

Yirmi altı bin er ile Mehmed Han Konya’ya gelüb, Hazreti Mevlâna oğluna buluşdular. Didiler ki: <Lütf idüb bize dua eyle, düşmanı kahr idevüz, dönüb gidevüz>.

Çelebi eyder: <Ey Karamanoğlu! Timur Allah-ü Tealânm kahr ateşidir, her kim karşu dursa namü ni­şanı kalmaya. Eğer benden dua dilersen cümle tevabiin alub Bulgar Dağı'na çıkasın, Huda'nın işine kimesne ka­rışmaz>.

Karamanoğlu Mehmed Han, Çelebi'nin dizin öpüb, taşra çıkub, cümle tevabiin alub, Lârende'ye geldi. Cüm­le rızkın ve malin alub Ermanâk'e gitdi. Lârende şehrin­de yirmi adem kalmadı.

İbni Saruhan, İbni Aydın, İbni Menteşa, İbni Hamid, İbni Eşref, Timur Han'ın önüne düşüb, Bursa' ya doğru gitdiler.

Bayezid Han duyub, yetmiş bin er ile cen­ge hazır oldu. Birbirine buluşmağa dört konak yer kaldı­ğı vakit, Timur bir mektub yazub, Şeyh Hasan ile gönder­di. Şeyh gelüb Osman oğlunun Divanına girüb, mektubu Bayezid Han’a sundu, açub Defterdar Ya’kub efendi oku­du. Dimişki: <Benim askerim şerrinden diyarın saklayasın ve ammim oğlun gönderesin ve beş Bey gelüb senden şek­vâ eylediler, kılınçlarıyla feth eyledikleri diyarların el­lerinden almışsız, bu Beyler ile barışub, diyarlarını viresin, ben dahi dönüb diyarıma gidem>. Osman oğlu iltifat itmeyüb, mektubu pare pare eyledi. Andan sonra Şeyh Hasan gelüb, macarayı haber virdi.

Hasılı kelâm; kıssa meşhurdur (olanları herkes bilir).

Timur gelüb, Bayezid Han'ı helâk idüb, Bursa'yı zabt eyledi, Aydın İlinde kışladı. Aydın'a Aydın'ı, Saruhan'a Saruhan'ı, Hamid'e Hamid'i, hepsini yerlerine Bey eyledi. Timur evvel baharda geçüb Konya'ya azm eyledi.

Karamanoğlu Mehmed Han cümle diya­rın Taşiline göçürüb, kendusı gelüb Konya'da karar eyle­di. Dideban haber getürdi ki, Timur dimiş: <Karamanoğlu beni İstikbâl etmedi (karşılamadı), varub Konya'yı ve Lârende'yi harab ideyim>.

Karamanoğlu gelüb, yirmi altı bin er ile Hazreti Mevlâna oğluna buluşdu; didi ki: <Ey Çelebi! Bizimle himmet koş, bu belâyı bu şehrin üstüne getürmeyem>. Çe­lebi eyder: <Bu şehri anın elinden Evliyalar helâs ider (kurtarır), amma Timur'un cengine varma, eğer varırsan ardından var, çünkü şikâr olursun>. Mehmed Han eyder: <Çelebinin rumuzun bildünüz mi? Av olma, avcı ol diyor>.

Timur'un otağı Konya önüne kondu. Karamanoğlu göçüb Ereğli üstüne gitdi, otuz altı bin. er cem idüb hazır baş oldu.

Timur Konya'da üç gün oturdu. Bir gice bir vakıa (rüya) gördü: Hazreti Mevlâna Türbesinden kırk adem gelüb biri tacın; birisi mührün, birisi kılıcın aldı; birisi­ de kûs’un (kös, büyük davul) önüne alub şöyle çaldı ki, ol gice yedi bin âdem helâk oldu. Sabahleyin uyanub, kılıcın ufanık (ufanmış) buldu. Müh­rün bulamadı. Emreyledi, heman göçüb gitdiler. Her konakda iki bin âdem helâk olurdu. Timur hergiz (asla, hiçbir suretle) ardına bakmayub azmi Horasan idüb (Horasana yönelip) gitdi”...

***

Karaman Şehnamesi, Timur’un Anadolu seferine  yer vermez.

Yukarıda Şehnameden alıp naklettiğimiz gibi:

<Hasılıkelâm; Kıssa meşhurdur, Timur gelüb Bayezid Han’ı helâk idüb..> diyerek, bir cümle içinde tarihi olayı özetleyip bitirir.

Timur’un Karamanoğullarına çatmadan uzaklaşmasında, olağan üstü güçlerin, Hazreti Mevlâna’nın oğlu Çelebi ile buluşmalarının ve sonunda, Timur’un korkulu rüyalar görüp Karamanoğlu ile savaşmadan bırakıp gittiği şeklinde yorumlar yapar. Ana sebep üzerinde hiç durmaz. Göz ardı edilen gerçek yukarıda nakledilenden tamamen farklıdır:

Timur’un eşi, Anayurtta kalmış olan Karamanlılardandır. Yani Timur Karaman kavminin damadıdır. Bunu başkaları bilmese bile, kendisi çok iyi bilmekte ve Anayurttaki Karamanlılar ile ilişkilerini en üst düzeyde tuttuğu gibi, Anadoluya göç etmiş bulunan Karamanlılarla da en iyi düzeyde devam ettirmeye her zaman dikkat etmiştir.

Burada Timur’un Anadoluya gelişi ve Anadoluda (1393-1402) tarihleri arasında olup bitenleri, çok kısa, kronolojik özet halinde, Prof. Dr. Yaşar Yücel Hoca’dan sunacağım:

1393 kışı: Mazenderan’ı ele geçiren Timur Anadolu ve Suriye içlerine doğru yürümeye hazırlanır.

1393 yılı ocak ayı sonlarında Timur, Emir zâde Muhammed ile kardeşi Pir Muhammed ve Mirza Miranşah kumandasındaki akıncı kuvvetleri ile Kazvin ve Sultaniye’yi ele geçirir. Kendisi Lüristan ve Husiztan’a yürüyerek buraları işgâl eder.

1393 sonu, 1394 yılında Anadoluya girer.

1394 yılı yazında Aladağ’dan Avnik kalesini almak için hareket edip, Aydın kalesine gidip kale halkından ‘aman malı’ aldıktan sonra Üç kilisede konaklar.

Daha sonra Timur, Avnik’e hükmeden Mısır Hoca üzerine yürür, kırk üç gün süren kuşatmadan sonra Hoca kaleyi teslim eder. Bu esnada Anadoluda Timur’a karşı ittifaklar kurulduğu gibi, Timur tarafında yer almak üzere, karşı güçlerin de bir araya geldikleri görülür. Timur kendisine karşı olan ittifakları parçalamak için harekete geçecek ve ilk hedef olarak Kadı Burhanettin Ahmed’i seçecektir.

1394 yılı sonbaharında Karamanoğulları ile Erzincan Emirliği Timur’a destek verenler arasındadır. 1394-1395 yılı kışının tamamını Timur Kayseri’de geçirir.

1395 yılı ortalarında Yıldırım Bayezid’e, Şirvanda Samur nehri boyundan, öfke dolu uzunca bir mektup yazıp gönderir. Timur bu mektubunda kendisine karşı olan güçlerin arasında Yıldırım Bayezid’in yer almamasını tatlıca ihtar eder ama, dolaylı olarak da tehdit eder.

1398 yılı yazında Kadı Burhaneddin, Kara Yülük Osman Bey tarafından öldürülür.

Timur, 1402’den önce, 1386-87 de; 1393-94 te ve 1400 tarihlerinde Anadoluya üç ayrı sefer yapmıştır. Bunları takiben 1402 de Ankara savaşı karşımıza çıkacaktır.

Timur Ankara savaşında önce, gerek Anadoluya yaptığı seferler sırasında gerekse, Suriye ve diğer Arap idaresinin sürdüğü ülkelerde sosyal ve ekonomik değişimlerin yanı sıra, politik yapılanmalar üzerinde de etkili olmuş, şehirler harap edilmiş, halka büyük sıkıntılar çektirilmiş, işgâl edilen yerlerde çok fazla mal gasbedilmiş, hatta bir çok şehir halkı evlerini ve yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır.

Tarihci Aynî, Suriye seferini anlatırken şöyle bir tablo çizer:

I.Grub, Harap edilen şehirler: Malatya, Elbistan, Zıbarta,

Kâhta, Hısn-ı Mansur, Behisni, Rum kalesi, Antep, Tell Bâşir, Kilis, Haleb, el-Bâb, Şermin, Hama, Balbek ve Dımaşk (Şam)

II.Grub, Malları alınıp halkı soyulan şehirler: Safed, Sayda, Beyrut, Humus, Bire (Birecik) ve Darende.

III.Grub, Halkı tarafında terk edilen şehirler: Gerger, Râvendân, Teyzîn, Cârım, Şeyzar, Kerek Nuh, Trablus, Kudüs, Aclun, Beysan ve Nablus.

Timur bu tarihlerde sadece Anadoluda ve Suriyede, çevre Arap ülkelerinde savaşmakla kalmıyor Azerbeycan üzerine de sefer yapmaktan geri durmuyordu. Bir taraftan Anadoludaki fetih proğramını uygularken bir taraftan da  geride bıraktığı Ülke ve Beldelerde kendisine zarar verecek her hangi bir hareketi önceden önleme tedbirleri alıyordu.

Timur 1401-1402 kışını Karabağ kışlağında geçirdi. Burada kaldığı sürece, bütün zamanını Anadoluya yapacağı seferin hazırlıkları ve proğramı ile geçirmiştir. 1400 yılında olduğu gibi, Sivas’a kadar yürüyüp geri dönmeye mecbur kalacağı bir olaya meydan bırakmamak düşüncesindedir.

Timur bir taraftan Anadolu işgal hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan Batılı Ülkelerle ilişkileri de sürdürmektedir.

1402 Haziranında moral kazanmış ve dinlenmiş ordusu ile harekete geçer. Erzurum, Erzincan, Kemah yolunu takiben Kayseriye gelmiş ve Ankara’ya yönelmiştir.

Bu esnada da Yıldırım Bayezid, Sivas taraflarına doğru hareket halindedir. Ancak, Timur’un Kayseriden Ankaraya  geçip, Ankara kalesini kuşattığı haberini alınca, Yıldırım da Ankaraya yönelmiştir. Bayezid’in Ankara’ya yöneldiği haberi Timur’a ulaşınca, kuşatmayı kaldırmış Çubuk ovasına geçerek ordusunu savaş düzenine sokmuştur.

Bu savaşta Osmanlı ordusu yetmiş bin kişidir. Timur ordusu ise yüz atmış bin kişidir.

28 Temmuz 1402, iki ordu Çubuk ovasında  karşılaşır savaşın sonunda Osmanlı ordusu yenik düşerek Y. Bayezid esir alınır.

Biz tekrar Karaman Şehnamesinde anlatılanlara dönerek, Şikârinin, Şehnameden sunduğu haberleri aktaralım :

“Karamanoğlu Mehmed Han ardına düşüb, Siva'sa varınca çok âdemin kırdı, ağırlığın aldı.

Timur Han'a Beyleri arz eylediler ki, <Karamanoğlu Mehmed Han cümle hazineni aldı, otuz bin âdemin kırdı>. Timur cevab virdi: <İleru giden kurtulur> didi, ta Horasan'a varınca ardına bakmadı. Biz gene kıssai Karaman'a geldik: Mehmed Han, çok hazine yağma idüb, Lârende'ye geldi.

***

Osmanoğullarında, Bayezid Han'ın yerine oğlu Çelebi Mehmed Bey'i Şah eylediler. Kardaşıyla Rumiline cenge gitdi, varub karındaşını helâk eyledi, Beyazid Han'ın cümle mülkünü zabt eyledi, pederinin yerine Şah oldu.

Karamanoğlu Mehmed Han gelüb, Lârende'de safaya başladı. Bir gün Karaman Beyleri ile oturub, musahabet (sohbet) ederken bir kimesne gelüb, bir mektub sundu, Süleyman Paşa okudu, dimişki: <Ben Gölhisar Dizdarı Yusuf'um, sen ki Mehmed Han İbni Alâeddinsin; malûm ola ki, Antalya hisarının hâkimi yoktur, cümle hisar halkı sana muntazırdır, gelüb zabt idesin>.

Mehmed Han mektubu görüb şad oldu. Yirmi altı bin er ile Lârende'den kalkub, Beyşehri'ne geldiler, andan geçüb Gölhisar'a geldiler. Halkı istikbâl idüb kondu, yirmi gün sakin oldu, bir mektııb yazub Antalya'ya gönderdi. Mektubu, Antalya Dizdarına sundular, açub okudu. Dimiş ki: <Sen ki Antalya Dizdarısın, malûmdur ki, dedem Kara­man Antalya'yı Frenk elinden almışdı, nice zaman bizim zabtımızda olmuştur, yine miftahını (şehrin anahtarını) bize gönderesiz>. Dizdar miftahı vermedi zira muradı bu idi ki kal'ayı kendusu zabt ide.

Teke Beylerinden kimesne kalmamış idi, Timur cenginde gitmişdi. Ol mahalde Osmanlının nam-ü nişani yokdu.  <Karamanoğlu'nun diyarı uzakdır, bir iki bekler de kalkub, gider> deyu kapıları bağladı; cenk tedarikin gördü. Dizdar'a mektub ile giden Bey gelüb, Mehmed Han'a Dizdarın kal'ayı virmedüğin didi. Mehmed Harı ga­zaba gelüb, kal'a üstüne varub, yirmi bir gün muhkem cenk etdiler.

Lâinin adına Ahi Murad dirlerdi, cenge takat getiremiyüb zebun oldu, aman diledi, kapuyı açdılar. Meğer mel'unun muradı  hile idi, Mehmed Han  Beyleri ile kapunun önüne geldi, bir top hazır idi. Mehmed Han'a nişan alub atdı, top dokunub şehid oldu.

Karaman Beyleri, Mehmed Han'ın şehid olduğun görüb, geçüb Lârende'ye geldiler. Mehmed Han'ı defn ittiler, kırk gün matem idüb, andan sonra divan idüb, İb­rahim Han'ı Şah kıldılar”.

Sultan II. Mehmed, Nasireddin ve Gıyaseddin olarak ta adlandırılır. Annesi Osmanlı I. Murad’ın kızı Nefise Sultandır. Eşi Âli Selçuktan Keyhüsrev kızlarından Huten (Hoten) Banu’dur. Kızı yok, altı oğlu vardır.

Sultan II.İbrahim (1423-1464), İsa Bey (Osmanlı, Çelebi Mehmed’in kızı ile evlidir), Alâeddin Ali Bey (Osmanlı Çelebi Mehmed’in kızıyla evlidir), Karaman Bey (1471 de Edirnede ölmüştür), Oğuz Bey, Mustafa Bey (Mezarı: Karaman Musa Bey Medresesindedir. Şikâri Gülnar’da olduğunu beyan eder).

Sultan II. Alâeddin Ali (Bengi Ali): Osmanlı Sultan Çelebi Mehmed’in kızı ile evlidir. İki defa Karamanoğulları Beyliği makamında bulunmuştur.

Sultan II. Mehmed Han (1398-1423) ve Sultan II. Alâeddin Ali (Bengi Ali) (1399-1419) döneminde içte ve dışta gelişen bazı olayların kronolojik dizilişi:

1399 Timur Anadoluya geldi. Toprakları alınan Anadolu Beyleri Timura sığındı. Timurun topraklarını işgal ettiği Karakoyunlu ve Celayir Beyleri Osmanlıya sığındı.

1400 Ağustos: Timur Sivas’ı aldı ve yağmaladı.

1401 Sultan Bayezid,Timur emrindeki Erzim emirini aldı.

1402 Temmuz 28: Yıldırım Bayezid, Timur ile Ankara-Çubuk ovasında savaşa tutuştu. Osmanlı Mehmet Çelebi bu savaşta yedek kuvvetlerin başında idi. Yıldırım Bayezid yenildi.

1403 Mart 8: Yıldırım Bayezid Akşehir’de öldü. Yıldırım Bayezid’in oğulları ayrı ayrı yerlerde: Süleyman Çelebi: Rumelide; İsa Çelebi: Balıkesirde; Mehmed Çelebi: Amasyada; Musa Çelebi: Bursada bağımsızlıklarını ilân ettiler.

1403 Mehmet Çelebi kara Devlet şahı baskınla yok etti. Kubadoğlu Ali Beyi yendi. İnaloğlu İbrahim üzerine yürüdü. Bayezid Paşa ile Sivas, Tokat, Amasyaya hakim oldu. Timur’un egemenliğini tanıyıp ortaklaşa para bastırdı.

1404 Kardeşi İsa Çelebiyi, Bursa Ulubadda yendi.

1404 Mehmet Çelebi, Bursada Timur adına para bastırdı.

1405 Mehmed Çelebi, babası Bayezid’in naaşını, Germiyanoğlu Yakub’un yanından alıp, Bursa’daki Bayezid Cami bitişiğine gömdürdü.

Kardeşi İsa Çelebi bu esnada, Bizans desteği ile Bursa üzerine yürüdü. Mehmed Çelebiye yenildi. Sonra Eskişehir civarında yakalanarak öldürüldü.

Aydınoğlu, Menteşeoğlu ve Germiyanoğlu, Mehmed Çelebinin egemenliğini tanıdılar. Mehmed Çelebiye karşı koyan Hızırşah Bey öldürüldü.

1405 Mehmet Çelebi Edirnede kardeşi Süleyman’a yenildi.

1405 Timur’un ölümü.

1406 S.Çelebi Bursa’ya, Mehmet Çelebi Amasya’ya gitti. M. Çelebi Süleyman’la Yenişehirde savaştı. Tekrar yenildi.

1409 Mehmet Çelebi, Karamanoğlu II. Mehmed Bey ile anlaştı. Bu suretle Süleyman Çelebiyi Edirne’ye dönmeye zorladı. Süleyman Çelebinin arkasından Musa’yı gönderdi.

1411 Şubat 17: Musa Çelebi Rumeli’de kendisini Hükümdar ilân etti. Ve Süleyman Çelebiyi öldürttü.

1412 Ekim: Musa Çelebi Mehmed Çelebi’ye baş kaldırdı. Mehmed Çelebi Bizans İmparatoru Manuel ile anlaşınca, Musa Çelebi İstanbul’u kuşattı. Mehmed Çelebi Rumeli’ye geçerek Musa’nın İstanbul kuşatmasını bozdu. Mehmet Çelebi İncegözde Musa Çelebi’ye yenildi.

1413 Temmuz 3: Manuel II. Desteği ile İnceğizde tekrar Musa Çelebi ile savaşan Mehmed Çelebi, onu yendi. Niş ve Morova’ya kadar onu kovalayıp, Sofya güneyindeki Somakov’a yakın Çamurlu sahrasında yeniden mağlup etti.

Bu zaferden sonra Edirne’de hükümdarlığını ilân etti.

Musa’nın Beylerbeyi Mihaloğlu Mehmed Beyi tutuklattı.

Musa’nın Kazaskeri, Simavna Kadısı oğlu Şeyh Bedreddin Mahmud’u İznikte oturmaya mahkûm etti.

Mehmed  Bey Anadoluya geçip, Musa taraftarı İzmiroğlu Cüneyd Bey üzerine yürüdü.

Mehmed Bey: Menemen, Kayacık, Nif (Kemalpaşa) kalelerini zapt etti. İzmir kalesini kuşattı. Rodos, Sakız, Midilli, Menteşe donanmalarının da yardımı ile İzmir’i aldı. Gavur İzmirde, Rodos şövalyelerinin yeniden inşa ettikleri kal’ayı yıktı.

Rodos şövalyelerinin Halikarnas (Bodrum)’da Petronior kalesini yapmalarına izin verdi. İzmir sancak Beyi Cüneyd’i affedip, onu Niğbolu Sancak Beyliğine gönderdi.

İzmir Sancak Beyliğine ise, Bulgar Kralı Susmanos’un (Şişman), Müslüman olan oğlu Süleyman’ı atadı.

1414 Cenevizlilerin Ege kolonilerinden Foça, Midilli, Sakız adalıları Osmanlılarla daha sıkı bağlar kurdular. Bu seferden sonra Çelebi Mehmed Bursa’ya döndü.

1414 Karamanoğlu Sultan II. Mehmed Bursa’yı yakıp çekildi.

1415 Karamanoğlu Sultan II. Mehmed vergisini ödemeyen, Musa Çelebinin dostu Eflak Beyi Mirçe’ye üç yıllık vergi borcunu ödettiği gibi, oğlunu da rehin aldı.

1415 Bir Osmanlı donanması, Çalı Bey emrinde Gelibolu’dan ayrıldı. Andros, Paros ve Milos adalarına saldırdı ele geçirdiği gemileri zapt etti.

1416 Mayıs 29: Venedikliler 1415 de esir alınan gemileri geri istediler. Marmara adası-Gelibolu arasında savaş çıktı. Osmanlı donanması yenildi. Çalı Bey şehit düştü

1416 Mehmed Çelebi Sinop-Kastamonu Beyi İsfendiyar’ı destekledi. Eflak ve Karaman seferine, İsfendiyar Bey oğlu Kasım Beyi Osmanlıya yardımcı olarak gönderdi. Sonraları Mehmed Çelebi Kasım’ı tutub İsfendiyar üzerine yürüyerek Kastamonu, Küre, Tosya, Çankırı ve Kaleciği aldı.

1417 Bizans İmparatoru II. Manuel Palailogos (1391-1425), Osmanlı ile Venedik arasını bulup anlaştırdı.

1417 Mehmed Çelebi, Canik bölgesinde Cenevizliler elinden Kafir Samsun’u aldı.

1420 Mart 20: Osmanlı Ülkesinde Şeyh Bedreddin isyanı çıktı. İsyan sonunda Şeyh teslim oldu. Çelebi Mehmed’in emriyle kurulan ulema divanında: <Cemiyet Nizamını Bozma> ile suçlanarak Serez pazarında asıldı.

1421 Haziran: Çelebi Sultan Mehmed kardeşi, Düzmece Mustafa Çelebi (1380-1422)’nin isyanını zorlukla bastırdı. Manuel’in yanından Edirne’ye döndü Avda yaralanıb öldü. Cesedi mumyalanarak, Bursa Yeşil Türbe’ye gömüldü.

Mehmed Çelebi, Osmanlı Çelebileri ile yapmış olduğu saltanat kavgalarında fetret (ara) döneminin en iyi şekilde atlatılmasını sağlamış oldu.

1421 Haziran 25: Osmanlı Tahtına Sultan II. Murad geçti.

Sultan II. Murad önce babası ile Bursa’da, sonra Edirne’de oturdu. (1410 yılında). 1415 de 12 yaşında iken, Vali olarak, Yörgüç Paşa ile Amasya’ya gitti. 1416 da Börlüce Mustafa isyanını bastırmak için yine Yörgüç Paşa ile İzmir’e giderek isyanı bastırdı. Daha sonra Amasya’ya dönüp Karatatarlar’la uğraştı. 1421 de İsfendiyar oğlu Hamza’nın elinden Samsun’u aldı. Bu dönemde yanında, yeni lalası Anadolu Beylerbeyi Hamza Bey vardı. Babasının ölümü üzerine 25 Haziran 1421 de tahta çıkarıldı.

Babası vasiyetinde:

II. Murad Edirne’de tahta çıksın,

Küçük Mustafa Anadoluda kalsın,

Yusuf ve Mahmud, II. Manuel’e gitsin,

Bizans İmparatoru Manuel’e yıllık vergi ödensin ki, böylece amcası Mustafa Çelebi’yi (düzmece Mustafa’yı) serbest bırakmasınlar şeklinde şartlar vasiyet etmişti.

II. Murad tahta çıkınca Yusuf ve Mahmud’u Bizanslılara teslim etmedi, Tokat’a gönderdi.

II. Manuel Mustafa ve İzmit oğlu Cüneyt’i serbest bıraktı. Bizans gemiler ile 1421 de Geliboluda karaya çıkardı. Gelibolu Hisarbeyi karşı tavır aldıysa da halk karşı koymadı.

Anadolu Beyleri Mehmed Çelebi’nin önceden kendilerinde aldığı yerleri yeniden işgal ettiler. Germiyan oğlu II. Yakub, Hamid İli Sancak Beyliğini yapan küçük Mustafa (1411-1423) yani II. Murad’ın kardeşi tarafını tuttu.

Hamid İli topraklarını Karamanoğlu II. Mehmed zaptetti.

Menteşe oğlu ayaklanıp, bağımsızlık ilân etti.

Aydınoğlu ve Saruhanoğlu bir kısım topraklarını geri aldılar. İsfendiyaroğulları, Osmanlı yandaşı Kasım’ı, kovdular.

Düzmece Mustafa, Gelibolu hisarını İzimiroğlu Cüneyd’e bıraktı. Kendisi Edirne üzerine yürüdü. Rumeli Beylerbeyi Bayezid Paşa ile Sazlıderede karşılaştı. Paşanın askerleri Mustafa tarafına geçince, Paşa yenildi. Mustafa Edirne’ye girdi. Gelibolu hisarını alıp, Çanakkale boğazına hakim oldu.

II. Murad, amcası Mustafa ile savaşmadan önce, Yeni Foça Podestası Giovanni Adorno ile anlaşıp gemi hazırlatmıştı. Böylece Manisa Şap Madenlerindeki borcu silinmişti.

1421 Sırp Despotu Stefan Lazarovic Murad’a yardım sözü verdi. Macaristan, II. Murad ile beş yıllık barış yaptı.

1422 Ocak 20: (Düzmece) Mustafa Çelebi, 12.000 sipahi, 5.000 piyade ile Geliboludan Anadoluya geçti. Fakat (Emir Sultanın desteklediği) II. Murad Ulubat köprüsünü yıktırıp, Bursa yolunu Düzmece Mustafa’ya kapattı.

1422 Yeniçeriler Ulubat suyu kıyısında Rumeli askerini durdurdu. Uç Beyleri II. Murad tarafına geçtiler. Cüneyd Beye İzmir Beyliği ve Aydıneli vaad edilince savaşı bıraktı. Hacı İvaz Paşa Düzmece Mustafa’nın askerlerini kırdı. (Düzmece) Mustafa Çelebi Geliboyuya çekildi ise de II. Murad, Ceneviz gemileri ile karşıya geçip, Kızılağaç Yenicesinde Mustafa’yı yakalayıp, Edirne’de idam etti.

1422 Haziran: II. Murad (1421-1451) Düzmece Mustafa olayını bahene edip, İmparator II. Manuele karşı tavır takınarak, İstanbul’u iki defa kuşattı. Kuşatmada büyük menzilli toplar kullandı. Kuşatma elli gün sürdü.

1422 Venedikliler Osmanlıya cephe aldılar. Anadolu Beyliklerini kışkırtıp ayaklanmaya yönelttiler.

1422 Ağustos: Sultan II. Murad’ın kardeşi küçük Mustafa Karamanoğlu ve Germiyan Beylerinin desteği ile Bursa’yı kuşattı. Candaroğlu İsfendiyar ve Eflak Beyi saldırıya geçtiler.

1423 Sultan II. Murad Edirne’ye gitti. Mihaloğlunu Bursa’ya gönderdi. Küçük  Mustafa önce İstanbula sığındı, sonra Kocaeli ve İznik’e geçti. Sultan II. Murad İznik’i kuşattı. Mihaloğlu İznik’e girdi. Önceden II. Murad ile anlaşmış bulunan Küçük Mustafa’nın lalası İlyas Bey, onu Murad’a teslim etti. Böylece Küçük Mustafa idam edildi.

***

 

 

Sultan II. İbrahim (1423-1464)

 

“Mehmed Han’ın Antalya kalesi önünde şehit olup cenazesinin Lârendeye defnedilmesinden sonra kırk gün matem tutulduğu, sonra Divan toplanıp Sultan II. Mehmed’in oğlu Sultan II. İbrahim’in tahta çıkarıldığını yazmıştık. Şikâri tarihi olayların devamını, şöyle nakleder:

“Dört karındaşı var idi; biri Or­han, biri İshak, biri Halil, biri Alâeddin idi. İbrahim Han cümlesinden büyük idi. Anı Şah eylediler. Ammüsi Davud Bey'e Kayseriyye'yi virdi ve Orhan Bey'e Beyşehrin vir­di, Yakub'a Ermenâk'ı, Halil'e Aksaray'ı virdi. Ammüsi Ali Bey'e ve Mahmud Paşa'ya Akşehir'i virdi. Hızır Bey'e Niğde'yi virdi, İsmail'e Enduğ Kal'asın virdi. Oğuz oğlu­na Silifke'yi virdi. Emirşah'a Mut'u virdi. Hacı Mustafa'ya Gülnar'ı, Bozdoğan oğlu Mehmed'e Kelendiri (Selendire’yi) virdi. Mukbil'e Mamuriyye'yi (Anamur’u) virdi, Kasım Bey'e Ishaklu'yı, Bayındır'a Ilgın'ı virdi. Muhkem adalet idüb bâc-u-haracı kal­dırdı.

Orhan Bey bir gün altı yüz er ile ılgar îdüb, sabah namazında Antalya kal'asının kapusuna pusu idüb, kapu açılduğı gibi içeri girüb, namazda dizdarı tutub, boğazına kemend atub, yedeğe alub, yağmaya mu­kayyet olmayup Lârende'ye götürdü. İbrahim Han görüb Şad oldu, emreyledi, pare pare kıldılar.

İbrahim Han kâh Konya'da kâh Lârende'de sakin oldu.

Timur gitdikden sonra iki yıl Diyarı Os­man hâli (boş) kaldı. (1404) İki yıldan sonra oğlu Mehmed Bey (Çelebi Mehmed) zu­hur idüb, dördüncü yılda Rumiline geçüb karındaşını he­lâk eyledi. Yedinci yıladek pederinden kalan diyarı güc ile ele getürdi (1409). Sekizinci yıl Aydın ve Saruhan ve Hamid ve Menteşa oğulları ile cenge başladı ve Germiyan di­yarın almığa başladı (1412).

Geçmiş yıllarda Karamanoğlu Alâeddin Şah, Şam Beylerinden Melik Na­sır ile cenk idüb sulh olmuşlar idi. Oğlu Tavil Hasan yirmi bin askerle, Niğde önüne gelince yağma eyledi. II. İbrahim Han duyub, otuz bin er cem eyledi. Hoca Paşa'yı, Mahmut Paşa'yı Orhan Bey'i serdar idüb, yirmi bin Gül­nar, Bulgar, Turgud askerin cenge gönderdi.

Germiyan oğlu,  Saruhan oğlu, Aydın oğlu yardım istediler. İbrahim Bey karındaşı Alâeddin Bey'i serdar idüb, on bin er ile Germiyan oğluna yardıma gön­derdi ve Orhan Bey gelüb Şamlı ile Niğde ovasında cenk eyledi.

İbrahim Han yedi bin süvari ile pulad'a gark olup Kökez oğlunu, Zülkadir oğluna gönderdi. Zülkadir oğlu on bin yardımcı virdi. Kökez oğlu on bin er ile gelmekde...

Şam askeri ile Orhan Bey yirmi gün cenk idüb, Şamlı yiğin gelüb, Karaman askerin sıydılar. Orhan Bey şehid oldu. Asker kaçub giderken yedi bin er ile İbrahim Han irişdi. Ammüsi Orhan'ın şehid olduğun du­yub, dönüb, yirmi dört bin er dahi cem idüb, Şamlı'ya mukabil irüşüb, yedi gün muhkem cenk eyledi.

Bir gice, Zülkadir oğlu askeri ile Kökez oğlu irişüb, Şamlı'yı şebhun (baskın) eyledi. Ol gice Şam askeri şöyle sındı ki kaçmağa başladı, Amik Ovası'na varınca muhkem cenk eylediler. Haleb Bey'i, Çerkeş askerin cem idüb, Amik Sahrası'na irişüb yedi gün cenk eylediler. Yahşi Bey ve Zülkadir oğlu iki Şah'ın arasını sulh idüb, Haleb Beyi, İbrahim Han'a kız virüb, alub, Haleb'e geldiler. Kırk gün ziyafet verdi. Ahdü-aman eyledi, dosta dost, düşmana düşman olalar.

Andan sonra Kızıl Boğa, on bin Çerkeş askeri ile önüne düşüb Şam'a gelüb, sulh idüb, doksan gün sakin oldular. Cümle Peygamberleri ziyaret idüb, andan sonra geçüb, otuz yedi bin er ile Kudüs-i-Şerif'e gelüb ziyaret kıldılar, andan dahi geçüb Humus'da yirmi gün oturub, Kızıl Boğa'yı diyarına gönderüb, Adana'ya gelüb Tarsus'u, Adana'yı, Yahşi Han'a virüb, Zülka­dir oğlun alub, Lârende'ye geldiler.

İbrahim Han küçük karındaşı Alâeddin Bey'i, on bin asker ile Turgud oğlun bile koşub, Germiyan oğluna yardıma göndermişdi. Alâeddin Bey kona göçe Seyid Gaziye gelüb, bir iki gün sakin oldular.

Me­ğer Osman oğlu, Hamid Diyarına, cenge gitmişdi. Veziri Lûtfi Paşa gelüb, Akşehir'i yağma idüb, dönüb Karahisar'a giderken Turgud oğlu duyub, gelüb Alâeddin'e haber vir­di.

Alâeddin Bey yirmi iki yaşında nevcivan idi. Civanlık gururu ile asker çeküb, ardından irişüb, asker-i Osmanı dağıdub, Lûtfi Paşayı tutub katl eyledi; gelüb Karahisar'ı yağma eyledi ve on bin er ile konub, Germiyan oğluna haber gönderdi. Meğer Demirtaş, Borlu'da yedi bin er ile sakin idi. Kat’i pir idi. Osman oğlu, Kara Halil’i on üç bin er ile Alâeddin üstüne gönderdi.

Alâeddin, Turgud oğlu'na eyder: <Demirtaş eski düşmanımızdır, tiz asker cem eyle, olaki ele getirevüz> deyüb, heman asker cem idüb, göçicek az zamanda İbni Eşref irişüb, Şehzadeye buluşub didi ki: <Ne durur­sun, on üç bin er ile Kara Halil geliyor>. Heman Alâed­din Bey on dört bin er ile süvar olub; Turgud ve İbni Eşrefi alub, Şuhud önünde buluşub, bir gün bir gece muhkem cenk eylediler. Alâeddin atın sürüb, Kara Halil'in üstüne varub, ok atub, atın öldürdü. Atı yıkılub, kalkamayub, bir ok dahi kenduya urub helâk eyledi. Kerim Kulu dirler bir kethüdası var idi. Askere serdar olub cenge başladı.

İbrahim Han karındaşı Alâeddin'den haber alamayub, karındaşı İshak'ı ve Hoca Paşa'yı sekiz bin er ile gönderdi. İshak Bey kona göçe Konya'dan Karahisar'a geldi. Meğer Demirtaş dört bin er ile gelüb, Karahisar'a konmuş idi, gice irişüb Alâeddin'i şebhun ide. İshak Bey rast gelüb, askerin dağıdub, mecal vermeyüb, Demirtaş'ı bağlayıb, Alâeddin'den haber alub, heman göçüb Şuhud'a irişdi. Gördü ki Alâeddin, Osman askerile muhkem cenk ider; Osman'ı ortaya aldılar, bir fasıl cenk  kıldılar. Os­man askeri sınub, Alâeddin Bey ve İshak Bey ve Hoca Paşa ve Turgud oğlu ve İbni Eşref ve Hamid oğlu ge­lüb, Karahisar'ı zabt idüb, İbrahim Han'a mektub gönder­diler.

Germiyan oğlu, Osman oğlu ile sulh olub, cenkden feragat eylediler, Mehmed Bey'e bir gün haber irişdi ki: <Ne durursın, Karamanoğlu Alâeddin gelüb Ka­rahisar'ı zabt eyledi, Lûtfi Paşa'yı ve Kara Halil'i helâk eyledi, Demirtaş'ı habs eyledi> deyu. Heman kırk bin er cem idüb, menzil bemenzil yürüdü.

Alâeddin'e Osman oğlu geliyor deyu haber irişdi. Heman Alâeddin yirmi dört bin er ile karşu varub, muhkem cenk eyledi. Cenk yedi gün sürdü. Bir seher, Alâ­eddin Bey atına süvar olub, İshak Bey ile veda idüb cenk’e girdi, yirmi üç baş kesdi. Kırk bin er ile Os­man oğlu etrafların çevirub, Karamanoğlu aske­rin ortaya aldı. Alâeddin cenk iderken Osman oğlunun alemi (sancağı) dibine geldi. Üstüne çok âdem çıkdı, yıkamadılar. Âkibet atın sinirlediler ve yıkub bağladılar, Osman oğlu­nun önünde, başın kesüb ol nevcivanı şehid eylediler.

An­dan sonra Karaman askeri kaçub, Akşehir'e geldiler. Osman oğlu Eğridir'e on bin er ile Mesih Paşa'yı koyub kendusı Ahmed Paşa'yı bile alub,  Akşehir'e geldi, cenge başladılar.

İbrahim Han karındaşı Alâeddin'in helâkin duyub, ammüsi Davud Bey'i Kayseriyye askeriyle Akşe­hir'e gönderüb, Davud Bey gelüb irişdi. İshak Bey, Da­vud Bey'in geldüğin duyub, şehirden taşra çıkdı, cenge başladı.

İbrahim Han Lârende'de Süleyman Paşayı koyub, Konya'ya gelüb, Hazreti Mevlânayı ziyaret idüb, kurbanlar kesüb, andan sonra on bin Bulgar ve Gülnar askeriyle kendusı suret tebdil idüb, Beyşehri'ne geldi. Dulkadır oğlu ile Kökez oğlun bile alub, on sekiz bin er cem idüb Karağaç'a geldiler.

Mesih Paşa'ya haber irişdi, <üstüne Kara­manoğlu geliyor> Mesih Paşa mukabil irişüb, Eğri­dir önünde üç gün cenk kıldılar.

İbrahim Han iki asker cenk iderken suret değişüb, bir Osmanlı çavuşu şekline girüb, bin yiğid ile Hamid'i alub, Mahmud Paşayı ve Kö­kez oğlun ve Dulkadir oğlun asker yanında koyub, ken­dusı bin yiğid ile Karahisar tarafından gelür gibi Osman­lı askerine doğru koşub, gelmeğe başladı. Mesih Paşa as­ker geldiğin görüb, yardımcı sanub, bir kaç fersah yer is­tikbâl idüb, alub alem dibine götürdü. Heman İbrahim Han, Hamid oğluna işaret eyledi. Hamid oğlu bin yiğid ile Mesih Paşa'yı katl eyledi.Osman askeri ol ha­li görüb, sınub kaçdılar. İbrahim Han gelüb, Eğridir önü­ne kondu, yirmi gün sâkin oldu. Hamid diyarın gene Ha­mid oğluna virdi. Kendusı yirmi iki bin asker ile göçüb Karahisar'a geldi.

Osman oğlu, Davud Bey ve İshak Bey ve Turgud oğlu ile yirmi yedi gün cenk eyledi. Karaman askeri sınub şehre düşdüler. Bir ay dahi şehirde cenk kıldılar. Amma muhkem zebun oldular.

İbrahim Han Karahisar'da sakin olub, Kö­kez oğlun sekiz bin er ile Akşehir'e gönderdi. Kökez oğlu bir gice Akşehir'e gelüb, Karaman askerin zebun görüb, Osman oğlun şebhun (baskın)  eyledi, sabahadek muhkem cenk eylediler. Sabah olub Osmanlı, Karamanlı teşhis olunub İshak Bey ve Turgud oğlu, Hoca Paşa ve Mahrnud Paşa ve Kosun oğlu şehirden taşra çıkub, yardım geldiğin bilüb, üç gün muhkem cenk eylediler. Adem gövdesi ile sahra doldu.

Dulkadir oğlu ve İbrahim Han, yirmi altı bin Karaman askeri ile Karahisar'dan göçüb, Sultan Dağı'nın dibinden geçüb Ishaklı'ya geldiler. Gördüler ki: Osmanlı ile Karamanlı şöyle cenk iderler ki, sahra kızıl kanla boyanmış, kılıç yıldırım gibi şule virir, ok yağmur gibi yağar, Bulgar askerinin sapan taşı tüfenk gibi işler.

İbrahim Han emreyledi; ‘Tekbir’ getirüb yürüdüler, yirmi gün inüb, binüb cenk kıldılar.Osman askeri takat getiremeyüb dağıldılar. Osman oğlu Karahisar'a gelüb Vezirlerin anda koyub, Bursa'ya gitdi. Etrafa mektublar salub, altmış bin er cem eyledi.

Sultan İbrahim Konya'ya gelüb, etrafa âdemler salub, kırk altı bin er cem eyledi. On bin er ile Kasım Bey'i ve İshak Bey'i ve Kökez oğlunu Ishaklı'da kodu. Bir yıl cenk eylemeyüb sakin oldular. Evvel bahar olunca İbrahim Han Karaman Beylerin cem idüb Akşe­hir'e geldi.

Osman oğlu dahi altmış bin er ile Karahi­sar'a geldi. Şeyh Yahya, Mevlâna Şemseddin, Mevlâna Nizameddin, cümle ulema ve fuzalâ, müfti ve vaiz üç yüz kişi olub, Germiyan oğlun, Dulkadir oğlun önlerine düşürüb bu iki Şahı barıştırdılar, kat'ı niza ve faslı husu­met edip, şimdengeru dosta dost, düşmana düşman olalar.

Bayezid Han'ın bir kız torunu var idi, İbrahim Han'a virdiler. Germiyan oğlun Osman oğluna, Dulkadir oğlun Karamanoğluna, vekil idüb gene sınur bağladılar.

Karamanoğlu; Mehmed Han (Çelebi) ile bir se­nede yirrni yedi  kerre muhkem cenk kıldılar, bir birin alamadılar, ahir sınur kesmişlerdi. Ol sınura gene kail (razı) olub, dönüb Ishak Bey'i Akşehir'e koyub. ammüsi Yakub Bey'i Kayseriyye'ye saldı. Ve İbrahim Han Kon­ya'da İmaret yapdı. Andan Lârende'ye gelüb orada da bir İmaret yapdı.

İbrahim Han'ın tekkesi, cami ve hanikahı, İmaret ve köprüsü ve hanları cümle altmış dört danedir. Hayratı bînihayedir (sonsuz sayıdadır). Hem kendusı ‘Ehli Tevhiddir’. Tabakai Evliyada ‘kutub makamı’na vasıl olmuş idi. İmam’ına bir gün, <evvel tekbirde Kâbetullah sana aşikâre olur mu, ba­na ikinci tekbirde ancak olur> deyu sual idüb imamı da­hi: <Sultan’ım, Hazretinüzde Saltanat dâvası olmağın evvel tekbirde görünmeğe mani olur> deyu cevab virmişdir.

Ge­ne İbrahim Han, <Musallada her gice kırk bin kudret kan­dili yanar görmez misin?> deyu sormuşdur.

Sultan II. İbrahim (1423-1464) Kırk bir yıl diyarı Karaman'a Sultan olmuşdur. Hutba okutmuş ve sikke kestirmişdir. Düşmandan bir kimseye İl virmemişdir, Zamanında Karaman halkı muhkem huzur görmüşdür. Osman oğlu kızından yedi oğlu olmuşdur. Büyük oğlu Kasım Bey'dir. Diğerleri İshak, Alâeddin, Halil, Pir Ahmed, Yakub ve Küçük Mustafa'dır.

Osman oğlu ile İbrahim Han, zamanla­rında muhkem muhabbet üzre olmuşlardır, İbrahim Bey'in Nasuh Bey, kızı oğludur. Onu çok severdi. Cambaz dirler bir defterdarı var idi, kızını ana virmiş idi. Nasuh Bey ondan olmuşdur.

Hasılı kelâm İbrahim Han hasta oldu, bildi ki, sefer zamanı yakındır, oğulların başına cem idüb, Kasım Bey sahibi rey olmağla mührü saltanatı ana tes­lim idüb, Alâedin'e İçil'i virüb, Halil'e Ermenâk'ı, İshak'a Akşehir'i, Yakub'a Aksaray'ı virdi.

Mir Mu­sa dirler bir ammisi var idi, Kayseriyyeyi ana virdi. Kü­çük Mustafaya Beyşehrin virdi. Pir Ahmed'e Tarsus'u virdi. Ali Bey'e Ishaklu'yu virdi. Hoca Paşa'ya Niğde'yi, Mahrnud Paşa'ya Endug Kal'asın virdi.

Vasiyet eyledi ki: <Benim zamanıma gelince (gelinceye kadar) Osman oğulları bizden korkar­lardı, bizim anların üstüne galebemiz var idi. Şimden sonra anlar bize galebe ider, müdara idesiz>, didi. Fatih Sultan Mehmed'e bir mektub yazıb gönderdi ki: <Lütuf idüb, be­nim oğullarıma riayet idüb hasım yerine komayasız>. Sultan Mehmed, bir zaman riayet eyledi.

İbrahim Han'ın vefatına iki illet vardır. Birisi bu ki, Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u fetheylediği yılda vefat eyledi. Bir Veziri var idi. Ahmed Paşa dirlerdi. İb­rahim Han, Ahmed Paşa'yı İstanbul'a, mübarek bâd'a (kutlamaya) gön­derdi: Ahmed Paşa varub, İstanbulda üç ay sakin olup, İbrahim Bey'in mubarek bâd (kutlama) mektubun virdi.

Bir gün Sultan Mehmed, Ahmed Paşa'yı tenha çağırup bir mikdar zehir virdi. Didi ki <Eğer Karamanoğlu İbrahim Han'a virüb helâk idersen, diyarı Karaman'ı sana ebedî viririm> didi. Veziri bîdin (dinsiz) zehri alub, Lârende'ye geldi. Meğer son güz ayı idi. Akşehirden bir mikdarca yaş üzüm alub geldi, ol zehri bir salkım üzümün içine zerafetle işledi. Bir tabağa gayri (başka) üzüm koyup İbrahim Han'ın önüne gö­türdü. İbrahim Han üzümü görüb, taze üzüm hoş gelüb yidi. Dahi var mı? deyu sual eyledi. <Vardır> deyüb Veziri lâin, zehirli üzümü götürüb, İbrahim Han alub yidi. Filhâl zehir kâr îdüb yıkıldı. Alub sarayına götürdüler. Yirmi altı gün yatdı, andan sonra öldü.

Bir rivayette kendu eceli ile vefat etmişdir Kavli sahih budur. Osmanlı­ların zehir virdüği oğlu Kasım Bey'dir .

Ahmed Paşa zehir virdüği saat kaçub, İstanbul'a gitdi. Sultan Mehmed buyurdu. Ahmed Paşa'yı asakodular, didiler ki: <Hayrın olsa Sultanına olurdu>”.

Mısır tarihlerinde Sultan II. İbrahimin ünvanı Sarimüddin olarak geçer. Ayrıca Tacüddin, Rükneddin, Tacüddünya ünvanları da verilmiştir. Baş Şehir olarak Konya ve Lârendeyi mekân tutmuştur. Osmanlı Sultanı Çelebi Mehmed’in damadıdır. Annesi İnci Hatun olup, bazı belgelerde Hoten Banu olduğu da söylenir. 1464 yılı Temmuz-Ağustos ayları arasında Gavele kalesinde ölmüştür. Mezarı Karamandaki İmaretinde,  türbesindedir. Ortadaki sandukada yatmaktadır.

Bir kızı, on bir oğlu vardır. Tek kızı, Karamanoğulları Defterdarı Cambaz Kadı ile evlenmiş, Nasuh Bey isminde bir oğulları olmuştur. Nasuh Bey daha sonraları İçel Liva’sı Beyliği yapmıştır. Adı, Karaman Evliyaları arasında yer alır. Nasuh Bey’in Kızı Hüsnüşah Hatun, II. Bayezid ile evlenmiş, bu evlilikten Şehinşah adlı bir oğlu olmuş, Karaman Valisi olarak görev yapmış 1511 tarihinde vefât etmiştir. Şehinşah’ın Mehmed ve Mahmud adlı iki oğlundan Mehmed, Beyşehir’de ve Konya’da Osmanlı yüksek memuru olarak bulunmuştur.

Sultan II.İbrahim’in oğulları: Sultan İshak (1464-1466), Sultan Pir Ahmet (1466-1472), Sultan Kasım Bey (1472-1483), Mehmed Bey (İlk oğlu olup erken öldü), Mehmed Bey, Ermenek Emiri Halil Bey, İçel Emiri Alâeddin Ali Bey, Aksaray Emiri Yakub Bey, Beyşehir Emiri Küçük Mustafa, Nure Sufi Bey,  Süleyman Bey.

Sultan II. İbrahim döneminde (1423-1464) içte ve dışta gelişen bazı olayların kronolojik dizilişi:

1424 Karamanoğlu Sultanı II. İbrahim Bey, amcası II. Alâeddin Ali (Bengi Ali)’ye Akşehir’i  birlik olarak verdi.

1424 Alâeddin Ali Bey, Emirlik yaptığı Niğde’ye geçti.

1425-1430 Sultan II. Murad Bizans’ı kuşattı. Venedik ile savaştı. Eğriboz ve Mora’ya akınlar yaptı.

1430 Selânik Venediklilerden alındı.

1430 Eflâk ve Sırbistan yeniden Osmanlılara bağlandı. Hamidili, Taşili, Konya, Beyşehir zapt edildi.

1433 Evrenuzzade Ali Bey Macaristana yaptığı akında başarılı olamadı.

1433 Karamanoğlu İbrahim Bey, Beyşehri zapt edip Sancak Beyi Şarabdar İlyas’ı esir aldı. Oradan Hamid eline, Isparta’ya doğru ilerlemeye başladı.

1434 Karamanoğlu İbrahim Bey daha önceden  Karamanoğullarına ait bulunan Kayseri şehrinin, Dulkadir oğlu Nâsüriddin Mehmed Beye verilmesi üzerine, on bin altın teklif ederek, Karaman’a geri verilmesini istedi. Memlûk Sultanı buna olumlu karşılık verdi ise de, Kayseri’nin Dulkadiroğluna yeni alındığını göz önüne alarak İbrahim Beyin isteğini reddetti.

1435 Osmanlı Sultanı II. Murad Rumelideki tehlikeli durumu düzeltmesi üzerine, kuvvetlerini Karamanoğulları üzerine aktardı. Akşehir’den başlayıp Beyşehri, Seydişehri, Saideli üzerinden geçerek buraları zapt etti. Ayrıca Varsak aşireti üzerine de asker göndererek Varsakları Bulgar dağına kadar takip etti. Konya halkının Afyonkarahisara sürgün edilmesini emretti. Karamanoğlu İbrahim Bey, büyük alimlerinden Mevlânâ Hamza’yı elçi olarak gönderip sulh istedi. Sultan II. Murad, kendi yanında ordusu içinde bulunan, İbrahim Beyin kardeşi İsa Beyi Karaman hükümdarı yapmak amacı ile Karamanlıların sulh isteğini reddetti. Sultan Murad’ın beraberinde bulunan ordu ileri gelenleri, Mevlânâ Hamza’nın da ısrarı ile, Karamanoğlu İbrahim Beyin aldığı yerleri iade etmesi ve yeminine sadık kalması şartıyla sulh yapılmasını sağladılar.

1436 Aralık:  Memluk Sultanı Melik Eşref Barsbay’ın karşısında olan Can Bey Sofu Anadolu’ya kaçmış, Dulkadiroğlu Nasuriddin Bey bunu yakalamı, karşılık olarak Memlük Sultanından para istemişti. İstediği para verilmeyince de Can Bey Sofu’yu salıverdi. Bu duruma Memlük Sultanı Melik Eşref tepki gösterdi. Ortamı uygun gören Karamanoğlu İbrahim Bey, Melik Eşref’e Kayseri’yi satın almak üzere teklifini yeniledi.

Durumun aleyhine döndüğünü göz önüne alan Dulkadir oğlu Nasüriddin Bey, Memlüklülerin izni ile Kayseri üzerine yürüyen Karamanoğluna karşı Osmanlılardan yardım isteğinde bulundu, oğlu Süleyman Beyi Sultan II. Murad’a gönderdi. Sultan II. Murad, Dulkadiroğluna kuvvet göndermekten ayrı, Tokat Sancak Beyine emir vererek gönderdiği kuvvete katılmasını ve Kayseri’nin zapt edilmesini bildirdi. Kayseri Osmanlı güçleri tarafından zapt edildi.

1436 Karamanoğlu İbrahim Beyin kardeşi İsa Bey emrine Osmanlı askeri vererek Akşehir’i zapt ettikten daha sonraki akınlardan birisinde İsa Bey öldü..

1437 Mayıs: Yukarıda açıklanan olaylar sonucu Osmanlılarla Memlük Devletinin arası açıldı. Memlük Sultanı Melik Eşref Barsbay, Karamanoğluna yardım etmeleri için Şam Valilerine emirler verdiği gibi kendisi de sefer hazırlığına başladı. Bu esnada Karamanoğlu İbrahim Beyin Osmanlılarla sulh anlaşması dolayısı ile Anadolu seferinden vaz geçti. Karamanoğlu İbrahim Bey bir süre Osmanlı ile iyi geçindi.

1441-1501 Ali Şir Nevaî

1441-1442 Macaristan’a akın yapan Osmanlı kumandanı Mezid Bey Hermanştad’da şehit düştü. Ayrıca Kula Şahin Paşa bozguna uğradı, Osmanlı aleyhine Haçlı ittifakı kuruldu.

1443 Karamanoğlu İbrahim Bey Kilikya sahilinde Kıbrıs Krallığının Gorikos kalesini zapt etti. Bu kale ve çevresinin önemi dolayısı ile Akdeniz sahillerine sahip olmak isteyen güçler için büyük önem taşır idi.

1444 Haçlı ittifakını Karamanoğlu İbrahim Bey fırsat olarak kabul etti. Macar Kralına Rumeli’de harekete geçmesi teklifinde bulundu. Haçlı ordusu ile bereber hareket eden Macar Kralı Semendire’yi aldı. Alacahisar, Şehirköy, Niş kasabalarını yakıp halkını esir etti. Sofya’ya yöneldi. Karamanoğlu İbrahim Bey, Osmanlının Rumelinden ayrılamıyacağını göz önüne alarak, damadı Turgud oğlu Hasan Beyin kumandasındaki Karamanoğlu Kuvvetlerini Ankara, Kütahya, Afyon illerine gönderdi. Bolvadin, Beypazarı, Hamideli’ne kadar baskınlar yabıp zarar verdi.

Osmanlılar Amasya Valisi Şehzade Alâeddin kumandasında Karamanoğlunun üzerine kuvvet gönderdiler.

Sultan Murad Suriye ve İran Alimlerine baş vurarak Karamanoğulları hakkında fetva istedi. İstediği şekilde bir fetva yani izin belgesi alınca, Karamanoğlundan intikam almaya karar verdi. Rumeli’de Filibe ve Varna yakınlarına kadar gelen Haçlılarla Sulh aktederek, Edirne-Segedin anlaşmasını imzaladı. (Temmuz 1444) Sultan Murad fetvayı da aldıktan sonra bütün öfkesiyle Karamanoğulları üzerine yürüdü. Geçtiği yerlerde çok büyük zarar yaptı. Irz ve namusa tecavüz etti. Sultan Murad’ın  bu öfkeli saldırısını Aşık Paşa Zade:

<Vilâyeti Karaman’ı şöyle vurdular kim köylerini ve şehirlerini elek elek harap ettiler. Karamanoğlu Taş’a (Taşeline) girdi>.

İbrahim Bey, eşi olan II. Murad’ın kız kardeşi ile Veziri Server ağayı sulh akdi için gönderdi. Server ağa bu defaki olayın, Turgudoğullarının tahriki ile ortaya çıktığını beyan ederek sulh akdi istedi ve yaptı. Karamanoğluna Akşehir, Seydişehir, Beyşehir terk edildi.

Balkanlarda durum yeniden bozulmuş, Edirne-Segedin anlaşmasına uymuyan Haçlınar taarruza geçip, Varna’ya kadar ilerlemişlerdi. Bu durumda İbrahim Bey yapmış olduğu son anlaşmaya sadık kalarak herhangi bir harekette bulunmadı.

1444 II. Murad, Varna’da Yanos Hünyadi’yi yendi.

1444 II. Murad Osmanlı tahtını oğlu Mehmed’e bıraktı.

1444 II. Murad’ın tahtan çekilmesi, Haçlı saldırısına yol açtı. II. Murad başa geçip Varna’da Haçlıları yendi ve yeniçerilerin ısrarı ile tekrar tahta çıktı.

1448 II. Murad, Haçlıları yenip II. Kosova savaşını kazandı.

1450 II. Murad, Arnavutluk seferinde Kruje (Akçahisar)’ı kuşattı. Fakat alınamadı.

1451 Sultan II. Murad öldü. II. Mehmed Padişah oldu.

Karamanoğlu üzerine  Oğuz oğlu İsa Beyi göndermek isteyen II. Mehmed’e karşı Veziri azam Çandarlı Halil Paşa karşı çıkıp, İshak Paşayı Menteşe oğlu II. İlyas üzerine göndertti ve Sultan II. Mehmed Karamanoğlu üzerine bizzat kendisi yürüdü. Taşeline çelkilmiş bulunan Karamanoğlu İbrahim Bey Ulemadan Molla Veli’yi göndererek sulh teklifinde bulundu. Sultan II. Murad zamanında işgal ettmiş olduğu Akşehir, Seydişehir ve Beyşehrini Osmanlıya bırakmaya razı oldu. İki ülke arasında Ilgın hudut kabul edildi. Ayrıca gerektiği taktirde Osmanlıyı, asker vererek desteklemeyi de kabul etti.

1453 Mayıs 29: Sultan Mehmed Rumeli Hisarını yaptırdıktan sonra İstanbul’u kuşattı. 53 gün süren kuşatmanın sonunda İstanbul’u feth etti.

1453 Venedik elçisi Giovanni Mocenigo, İbrahim Beyle bir anlaşma yapmak için Konya’ya geldi. Anlaşmanın konusu ticaret amaçlıydı. İbrahim Bey, kendi toprakları içerisinde Venedik tüccarlardan hiçbir vergi almamayı, kendi halkı ile Venedikliler arasında ticari işlemlerde Venedik tartı ve ölçülerinin kullanımına izin vermeyi kabul ediyordu. Ayrıca Venedik Cumhuriyetine, Karamanoğlu ülkesinde istediği yerde elçilik açmasına da izin veriyor, Venedik Hükümetine istediği ticaret ateşesini atama yetkisini de tanıyordu.

1459 Fatih Sultan Mehmed, Sırbistanı ele geçirdi.

1460 Osmanlı, Mora’yı ele geçirdi. Belgrad Macarlarda kaldı. Ege’de: Limni, Taşoz, Midilli, İmroz, Eğriboz kaleleri alındı.

1461 Fatih Sultan Mehmed, Anadolu’ya geçti. Trabzon Rum İmparatorluğuna son verdi.

1461 Fatih Sultan Mehmed’in Kastamonu ve Trabzon seferlerinde Karamanoğlu İbrahim Bey, oğlu kumandasında asker gönderdi. Seferden sonra Fatih Sultan Mehmed İbrahim Beyin oğluna hilad giydirdi.

1461 Kastamonu’da kardeşi İsmail Beyin yerine hükümdar olan Kızıl Ahmed Bey, Fatih tarafından Mora’ya Sancak Beyi olarak gönderildi. Kızıl Ahmed Bey Mora’ya gitmedi Karamanoğlu İbrahim Beye sığınmak için geldi. Fakat Karamanoğlu İbrahim Bey daha önceden Fatih Sultan Mehmed ile yaptığı anlaşmaya uyarak Kızıl Ahmed’i kabul etmedi. Ona para yardımı yabıp Akkoyunlu Uzun Hasan’ın yanına gönderdi.

Karamanoğlu İbrahim Beyin oğullarından İshak Bey hariç diğerleri Pir Ahmed, Kasım ve Alâeddin Beyler Çelebi Sultan Mehmed’in kızından doğmuşlardır. Ayrıca Nure Sofî, Yakup Bey, Küçük Mustafa, Süleyman Bey ve küçük yaşta ölmüş Mehmed Beyden ayrı diğer bir Mehmed Bey ile Halil Bey bulunmaktadır. Tek kızı Şehzade Şah’ın Karamanoğulları Deftarı Canbaz Kadı ile evlendiğini, Nasuh Bey isimli oğullarının İçel Livası Beyliğini yaptığını onun kızı Hüsnü Şah Hatunu II. Bayezid’le evlenmiş olduğunu, onların oğlu Şehzade Şehinşah’ın Karaman Valiliği yaptığını ayrıca belirtmiş idim.